Remz

Arkadaş! Bir kelime-i vâhidenin işitilmesinde, bir adam, bin adam birdir. Yaratılış hususunda da -Kudret-i Ezeliyeye nisbeten- bir şey, bin şey birdir. Nev' ile ferd arasında fark yoktur.

Remz

Arkadaş! Bütün zamanlarda, bütün insanların maddî ve manevî ihtiyaçlarını temin için nâzil olan Kur'anın hârikulâde haiz olduğu câmiiyet ve vüs'at ile beraber, tabakat-ı beşerin hissiyatına yaptığı müraat ve okşamalar, bilhâssa en büyük tabakayı teşkil eden avam-ı nâsın fehmini okşayarak, tevcih-i hitab esnasında yaptığı tenezzülât, Kur'anın kemal-i belâgatına delil ve bahir bir bürhan olduğu halde, hasta olan nefislerin dalaletine sebeb olmuştur. Çünki zamanların ihtiyaçları mütehaliftir. İnsanlar fikirce, hisce, zekâca, gabavetçe bir değildir. Kur'an mürşiddir, irşad umumî oluyor. Bunun için, Kur'an'ın ifadeleri zamanların ihtiyaçlarına, makamların iktizasına, muhatabların vaziyetlerine göre ayrı ayrı olmuştur. Hakikat-ı hal bu merkezde iken, en yüksek, en güzel ifade çeşitlerini Kur'anın herbir ifadesinde aramak hata olduğu gibi; muhatabın hissine, fehmine uygun olan bir üslûbun mizan ve mirsadıyla mütekellime bakan elbette dalalete düşer.

Remz

Arkadaş! Dünyanın üç vechi vardır:

Birisi:

Âhirete bakar. Çünki onun mezraasıdır.

İkincisi:

Esma-i hüsnaya bakar. Çünki onların mekteb ve tezgâhlarıdır.

Üçüncüsü:

Kasden ve bizzât kendi kendine bakar. Bu vecihle insanların hevesatına, keyiflerine ve bu fâni hayatın tekâlifine medar olur. Nur-u imanla dünyanın evvelki iki vechine bakmak, manevî bir cennet gibi olur. Üçüncü vecih ise, dünyanın fena yüzüdür ki zâtî ve ehemmiyetli bir kıymeti yoktur...

Remz

Arkadaş! İnsanın vücudu, bedeni, emval-i mîriyeden bir neferin

Yükleniyor...