mevcudat, bir Kadîr-i Zülcelal'in kudretiyle vücud bulduğunu, hakikî ve letafetli temsilleriyle isbat eder.
BİRİNCİ KELİME:
"Evcedethü-l Esbab" Teşkil-i eşya, esbab-ı âlemin içtimaıyla vücud bulmasının pek çok muhalatından üç tanesini zikreder.
Birincisi: "Her hangi bir zîhayatın icadı Vâhid-i Ehad'e verilmeyip, esbabdan taleb edilse; bir eczahane-i kübrada mevcud kavanozların içindeki maddelerin garib bir tesadüf eseri veya esen rüzgârların kavanozları çarpıp devirerek içindeki maddelerin akması ve bir yere toplanması" temsiliyle gösterilen vücud-u eşyayı esbaba vermek itikadının hadsiz muhaliyetini, beyan eder.
İkinci Muhal: Mevcudattan bir sineğin inşası Vâcib-ül Vücud'a verilmeyip, esbab-ı âlem yapıyor denilse; kâinatın ekserîsiyle alâkadar olan bu sineğin herbir zerresini; gözüne, kulağına, kalbine ve cesedine yerleştirmek için, erkân-ı âlemi ve anasır ve tabayii, usta gibi, o sineğin hem zahirinde hem bâtınında çalıştırmak lâzım geliyor. Bu muhal, Sofestaileri dahi eblehane meslekleri içinde utandırıyor.
Üçüncü Muhal: "Bir vâhidin vahdeti varsa, her halde bir elden sudûr ettiği" kaidesiyle, şu mükemmel intizam ve şu hassas mizan ve şu câmi' hayata mazhar olan bir mevcud, eğer Vâhid-i Ehad'in bir masnuu kabul edilmezse; camid, cahil, kör, sağır, şuursuz, karmakarışık hadsiz esbabın karıştırıcı elleri arasında inşa edildiği ve nihayetsiz imkânat yolları içinde gayet mükemmel ve nihayet hassas ve câmi' bir hayata mâlik olarak vücudu kabul edilse, yüzler muhali birden kabul etmek imkânsızlığını ve eşekleri dahi eşeklikleri içinde güldürecek derecede akıldan uzaklığını gösterir.
İKİNCİ KELİME:
"Teşekkele Binefsihi" yani kendi kendine teşekkül ediyor. Şu muhalin bâtıl olduğunu gösteren çok muhalatlardan üç muhali, nümune olarak zikrediyor.
BİRİNCİ KELİME:
"Evcedethü-l Esbab" Teşkil-i eşya, esbab-ı âlemin içtimaıyla vücud bulmasının pek çok muhalatından üç tanesini zikreder.
Birincisi: "Her hangi bir zîhayatın icadı Vâhid-i Ehad'e verilmeyip, esbabdan taleb edilse; bir eczahane-i kübrada mevcud kavanozların içindeki maddelerin garib bir tesadüf eseri veya esen rüzgârların kavanozları çarpıp devirerek içindeki maddelerin akması ve bir yere toplanması" temsiliyle gösterilen vücud-u eşyayı esbaba vermek itikadının hadsiz muhaliyetini, beyan eder.
İkinci Muhal: Mevcudattan bir sineğin inşası Vâcib-ül Vücud'a verilmeyip, esbab-ı âlem yapıyor denilse; kâinatın ekserîsiyle alâkadar olan bu sineğin herbir zerresini; gözüne, kulağına, kalbine ve cesedine yerleştirmek için, erkân-ı âlemi ve anasır ve tabayii, usta gibi, o sineğin hem zahirinde hem bâtınında çalıştırmak lâzım geliyor. Bu muhal, Sofestaileri dahi eblehane meslekleri içinde utandırıyor.
Üçüncü Muhal: "Bir vâhidin vahdeti varsa, her halde bir elden sudûr ettiği" kaidesiyle, şu mükemmel intizam ve şu hassas mizan ve şu câmi' hayata mazhar olan bir mevcud, eğer Vâhid-i Ehad'in bir masnuu kabul edilmezse; camid, cahil, kör, sağır, şuursuz, karmakarışık hadsiz esbabın karıştırıcı elleri arasında inşa edildiği ve nihayetsiz imkânat yolları içinde gayet mükemmel ve nihayet hassas ve câmi' bir hayata mâlik olarak vücudu kabul edilse, yüzler muhali birden kabul etmek imkânsızlığını ve eşekleri dahi eşeklikleri içinde güldürecek derecede akıldan uzaklığını gösterir.
İKİNCİ KELİME:
"Teşekkele Binefsihi" yani kendi kendine teşekkül ediyor. Şu muhalin bâtıl olduğunu gösteren çok muhalatlardan üç muhali, nümune olarak zikrediyor.
Yükleniyor...