DÖRDÜNCÜ İŞARET:

Adem şerr-i mahz ve vücud hayr-ı mahz olduğundan; mehasin ve kemalât vücuda ve şerler ve musibetler ademe istinad ettiğini ve ondan neş'et ettiğini beyan ediyor.

BEŞİNCİ İŞARET:

Cenab-ı Hak Kütüb-ü Semaviyede beşere karşı Cennet gibi azîm bir mükâfatı ve Cehennem gibi dehşetli bir mücazatı göstermekle beraber, çok irşad ve mükerrer ikaz ve defaatla ihtar ve müteaddid tehdid ve teşvik ettiği halde, hizb-üş şeytanın çirkin ve mükâfatsız ve zaîf desiselerine karşı, ehl-i imanın mağlub olmalarının sırrı nedir?" diye müdhiş suale karşı mukni' bir cevabdır.

ALTINCI İŞARET:

Şeytanların en tehlikeli ve kesretli bir desisesi olan "tasavvur-u küfrî"yi "tasdik-i küfür" suretinde, "tasavvur-u dalalet"i "tasdik-i dalalet" tarzında göstermesiyle, hassas ve safi-kalb insanları tehlikelere atmasına mukabil, ilmî ve mantıkî ve hakikatlı bir cevabdır.

YEDİNCİ İŞARET:

Mu'tezile imamları, şerrin icadını şerr telakki ettikleri için, küfür ve dalaletin icadını Allah'a vermeyip, güya onunla Allah'ı takdis ediyorlar. Mu'tezilenin bu mühim mes'elelerine ve Mecusilerin hâlık-ı şerri ayrı telakki etmelerine karşı gayet kuvvetli ve mantıkî bir cevab-ı müskit.. hem "Günah-ı kebireyi işleyen, mü'min kalamaz!" diyen Mu'tezile ve bir kısım Haricîlere karşı gayet makbul ve mukni bir cevabdır.

SEKİZİNCİ İŞARET:

"Bazı risalelerde kat'î delillerle isbat edilmiş ki; küfür ve dalalet yolu o kadar müşkilâtlı ve suubetlidir ki, hiç kimse ona girmemek gerekti ve kabil-i sülûk değildir. İman ve hidayet yolu o kadar zahir ve kolaydır ki, herkes ona girmeli idi, dediğiniz halde; bu Hikmet-ül İstiaze'de, dalaletli yolun kolay ve tahrib ve tecavüz olduğu için çoklar o yola sülûk ettiğini beyanın, birbirine muhalif oluyor, vech-i tevfiki nedir?" sualine karşı gayet merak-aver ve mantıkî ve kat'î bir cevab olmakla beraber, "Dalalette o kadar dehşetli bir elem ve korku var ki, kâfir değil hayatından lezzet alması, belki hiç yaşamaması lâzım gelirken, ehl-i imandan ziyade

Yükleniyor...