Kur'anın iman hakikatları karşısında periler peşinde, ruhanî ve melekler, baba oğul, bay u geda, yâr u ağyar halka-i tedris ve envârında aynı safta dizdize oturup ve hep seni dinleyip ruhlara hüda ve şifa ve süruru senden alıyorlar.

İşte Risale-i Nur'un bir hâdimi ve tercümanı olan Üstadım, Allah'ın abdi, İmam-ı Ali'nin manevî veledi ve Gavs-ı A'zam'ın mürididir. Hakk'ın nusreti, Şah-ı Velayet'in himmeti ve Abdülkadir gibi bir sultanın muaveneti ile müeyyed ve mükerremdir. Henüz hizmet-i Kur'aniye ve Nuriyede işi hitama ermemiş ve henüz kalem-i kaza bu cihan-ı fâniden âlem-i bâkiye seyr ü seyahatına müsaade vermemiş olacak ki; âlemlerin senedi, ins ü cinnin seyyidi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın medediyle, o her zehiri şeker ve her şekeri kevser yapıyor. Bu suretle hüzn ü melâl bulutları eriyip dağılıyor. Nur kapısında durup cahil ve âlime, ümmi ve ârife, zalim ve mazluma, mü'min ve münkire, dost ve düşmana, iyi ve kötüye, hayvan ve haşerata ve bütün zîruha nur saçan Kur'an ve iman hizmetinde bulunup, asfiya ve etkıya nişanlarını taşıyan bu mübarek ve âyine-misal Nur şakirdlerin ve manevî şahsiyetin için sizi bütün ehl-i

Yükleniyor...