şefkat vasıtasıyla kazandığı zevk ve mükâfat için hayatını o merhamet yolunda feda eder dereceye gider. Yavrusunu kurtarmak için arslana saldıran bir tavuk, hayvanat milletinde bu hakikata bir misaldir. Demek, merhamet ve hürmette muaccel bir mükâfat var; âlîhimmet ve âlîcenab insanlar onları hisseder ki, kahramanane bir vaziyet alıyorlar.

Hem, meselâ: Hırs ve israfta öyle bir ceza var ki, şekvalı, meraklı, manevî ve kalbî bir ceza insanı sersem eder. Ve hased ve kıskançlıkta öyle bir muaccel ceza var ki, o hased, hased edeni yakar. Hem tevekkül ve kanaatta öyle bir mükâfat var ki, o lezzetli muaccel sevab, fakr u hacetin belasını ve elemini izale eder.

Hem, meselâ: Gurur ve kibirde öyle bir ağır yük var ki, mağrur adam herkesten hürmet ister, ve o istemek sebebiyle istiskal gördüğünden, daimî azab çeker. Evet hürmet verilir, istenilmez.

Hem, meselâ: Tevazu'da ve terk-i enaniyette öyle lezzetli bir mükâfat var ki, ağır bir yükten ve kendini soğuk beğendirmekten kurtarır.

Hem, meselâ: Sû'-i zan ve sû'-i tevilde, bu

Yükleniyor...