kızıdır." O masumun hatırı için o müddeîye beddua etmedi. Belki onun verdiği zahmetler; o tefsirin, o mu'cize-i maneviyenin intişarına, ilânına bir vesile olduğu için rahmetlere inkılab etti.

Kardeşlerim, bu zamanın acib bir hastalığı daha var; o da benlik, enaniyet, hodfüruşluk, hayatını güzelce medeniyet fantazîsiyle geçirmek iştihası, tiryakilik gibi hastalıklardır. Risale-i Nur'un Kur'andan aldığı dersin en birinci bir esası: Benlik, enaniyet, hodfüruşluğu terk etmek lüzumudur. Tâ ihlas-ı hakikî ile imanın kurtarılmasına hizmet edilsin. Cenab-ı Hakk'a şükür, o a'zamî ihlası kazananların pek çok efradı meydana çıkmış. Benliğini, şan ü şerefini en küçük bir mes'ele-i imaniyeye feda eden çoktur. Hattâ Nur'un bîçare bir şakirdinin düşmanları dost olduğu vakit onunla sohbet etmek çoğaldığı için, rahmet-i İlahiye cihetinde sesi kesilmiş. Hem de ona takdirle bakanlar, isabet-i nazar hükmüne geçip onu incitiyor. Hattâ musafaha etmek de tokat vurmak gibi sıkıntı veriyor. "Senin bu vaziyetin nedir?" diye soruldu, "Madem milyonlar kadar arkadaşların var, neden bunların hatırlarını muhafaza etmiyorsun?"

Yükleniyor...