Evet onlar zamanın dar sahifesindeki muvakkat galebelerinden sonra, hak ve hakikat güneşi olan nur-u Kur'anın mutlak ve daimî hâkimiyeti karşısında derin bir hicaba bürünmeye mecburdurlar.
Eğer o insafsızlar, Nur Talebelerinin iyi niyet ve hüsn-ü ahlâkına aşina olup, fisebilillah hareket ettiklerine vâkıf olup da sırf temerrüdlerinden ve garazlarından dolayı aleyhe geçmek ve o nuru söndürmek gayretinde bulunuyorlarsa beyhudedir. Zira "Kur'an yıldızlarına perde çekilmez; gözünü kapayan yalnız kendi görmez, başkasına gece yapamaz."
Takdir-i Huda kuvvet-i bâzu ile dönmez Bir şem'a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez.
Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'inde Nur'u söndürmek isteyenlere şöyle hitab ediyor:
"Onlar Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise muhakkak nurunu tamamlayacaktır. Kâfirler hoşlanmasalar da."
Neşredenler
Yükleniyor...