İkincisi:
Bilirsiniz uzak yerlerden, bazı beş günlük yoldan bir zât bizi görmek ve uhrevî bir istifade etmek için gelir. Halbuki vaziyetim birkaç saatten fazla onunla görüşmeyi müsaade etmiyor. Halbuki, o misafire risalelerin kıymetini göstermek, onu onlardan istifadeye sevk etmek, hem muhtaç olduğu kuvvet-i imana ve kuvve-i maneviyeye yardım etmek için, birkaç gün lâzım. Çünki risalelerdeki kuvvetli bürhanlara herkes yetişemiyor, tamamıyla kavramıyor. Ruhum çok arzu ediyordu ki; kısa, hafif bir vesile elime geçip, bîçare misafirlerin zahmeti beyhude gitmesin. Fakat kerametim yok, elimden bir şey gelmez. Yalnız misafirlerin niyet ve ihlasına itimad edip onların mükâfatını rahmet-i İlahiyeye havale ediyordum. İşte Cenab-ı Hak evvel İşarat-ül İ'caz'da, sonra Onuncu Söz'de çabuk kanaat verecek ve risalelere itimad ettirecek bir eser-i inayet ihsan etti. Hakikaten benim için çok kolay oldu. Ben de çok rahat ettim ve çok zâtlara az bir zamanda kuvve-i maneviye ve Kur'an-ı Hakîm'in hakkaniyetine göz ile görünecek emareler gösteriyordum. Hattâ çok muannidlerin inadı kırıldı. Çok dinsizler de, onunla imana geldiler. Fakat İşarat-ül İ'caz'daki izahı bir, iki, üç saat bitmiyordu. Ben de yoruluyordum. Cenab-ı Hak kemal-i rahmetinden daha kolay, İşarat-ül İ'caz'ın iki saatte verdiği faideyi Onuncu Söz iki-üç dakikada aynı faideyi verdi. Bu zamanda göz ile görünecek gayet cüz'î bir eser-i inayet, manevî büyük kerametlerden daha tesirlidir. İşte bu cüz'î eser-i inayet hem bana, hem sizin gibi kardeşlerime bir kolaylık temin ettiği için, ziyade ehemmiyet verdim. Madem bu Söz'deki tevafuk bize ve misafirlere çok faidelidir ve hayırlı neticeler verir, elbette içinde bir inayet var. Âdi olsun, yüz emsali bulunsun yine bize fevkalâde bir inayet, bir ikram-ı Rabbanîdir.
Üçüncüsü:
Bilirsiniz ki, fazla iştigalâttan yorgun düşmüş bir fikir, kendini eğlendirmek, istirahat etmek ister. Biz meşgul olduğumuz pek derin, pek geniş, pek ciddî olan hakaik-i Kur'aniye ve imaniye, fazla meşguliyetimizden gelen yorgunluğu tahfif edecek ve yorgun fikrimizi neş'elendirecek ve eğlendirecek tevafukat nevinden, latif bir san'at-ı bedîiye suretinde bir lütfunu gösterdi.
Hem o latif ve hafif ve mahbub ve cazibedar tevafukattaki inayet, bir anahtar hükmüne geçip, Kur'an'ın bir hazine-i esrarına bir nevi rehber olduğu için ziyade ehemmiyet verdim. Yoksa hizmetimize terettüb eden ve yardım eden inayet-i Rabbaniye o kadar çoktur ki, eğer saysam binden geçer. Şu Onuncu Söz'ün hurufatındaki
Bilirsiniz uzak yerlerden, bazı beş günlük yoldan bir zât bizi görmek ve uhrevî bir istifade etmek için gelir. Halbuki vaziyetim birkaç saatten fazla onunla görüşmeyi müsaade etmiyor. Halbuki, o misafire risalelerin kıymetini göstermek, onu onlardan istifadeye sevk etmek, hem muhtaç olduğu kuvvet-i imana ve kuvve-i maneviyeye yardım etmek için, birkaç gün lâzım. Çünki risalelerdeki kuvvetli bürhanlara herkes yetişemiyor, tamamıyla kavramıyor. Ruhum çok arzu ediyordu ki; kısa, hafif bir vesile elime geçip, bîçare misafirlerin zahmeti beyhude gitmesin. Fakat kerametim yok, elimden bir şey gelmez. Yalnız misafirlerin niyet ve ihlasına itimad edip onların mükâfatını rahmet-i İlahiyeye havale ediyordum. İşte Cenab-ı Hak evvel İşarat-ül İ'caz'da, sonra Onuncu Söz'de çabuk kanaat verecek ve risalelere itimad ettirecek bir eser-i inayet ihsan etti. Hakikaten benim için çok kolay oldu. Ben de çok rahat ettim ve çok zâtlara az bir zamanda kuvve-i maneviye ve Kur'an-ı Hakîm'in hakkaniyetine göz ile görünecek emareler gösteriyordum. Hattâ çok muannidlerin inadı kırıldı. Çok dinsizler de, onunla imana geldiler. Fakat İşarat-ül İ'caz'daki izahı bir, iki, üç saat bitmiyordu. Ben de yoruluyordum. Cenab-ı Hak kemal-i rahmetinden daha kolay, İşarat-ül İ'caz'ın iki saatte verdiği faideyi Onuncu Söz iki-üç dakikada aynı faideyi verdi. Bu zamanda göz ile görünecek gayet cüz'î bir eser-i inayet, manevî büyük kerametlerden daha tesirlidir. İşte bu cüz'î eser-i inayet hem bana, hem sizin gibi kardeşlerime bir kolaylık temin ettiği için, ziyade ehemmiyet verdim. Madem bu Söz'deki tevafuk bize ve misafirlere çok faidelidir ve hayırlı neticeler verir, elbette içinde bir inayet var. Âdi olsun, yüz emsali bulunsun yine bize fevkalâde bir inayet, bir ikram-ı Rabbanîdir.
Üçüncüsü:
Bilirsiniz ki, fazla iştigalâttan yorgun düşmüş bir fikir, kendini eğlendirmek, istirahat etmek ister. Biz meşgul olduğumuz pek derin, pek geniş, pek ciddî olan hakaik-i Kur'aniye ve imaniye, fazla meşguliyetimizden gelen yorgunluğu tahfif edecek ve yorgun fikrimizi neş'elendirecek ve eğlendirecek tevafukat nevinden, latif bir san'at-ı bedîiye suretinde bir lütfunu gösterdi.
Hem o latif ve hafif ve mahbub ve cazibedar tevafukattaki inayet, bir anahtar hükmüne geçip, Kur'an'ın bir hazine-i esrarına bir nevi rehber olduğu için ziyade ehemmiyet verdim. Yoksa hizmetimize terettüb eden ve yardım eden inayet-i Rabbaniye o kadar çoktur ki, eğer saysam binden geçer. Şu Onuncu Söz'ün hurufatındaki
Yükleniyor...