sır, hiç kimsenin sun' u ihtiyarıyla olmadığını herkes tasdik ettiği için, daha ehemmiyetli göründü.

Fakat ben mutlak işarete ehemmiyet verdim. Lâkin tafsilâtını ehemmiyetle tedkik edemedim. En iyi bir tarzda beyan edemedim. Bir-iki saat zarfında nota nev'inden işaretler koydum. Birinci defaya itimad edip daha tedkik etmedim. Halbuki tabiratımda bazı kusur var, fehmi işkal eder. Isparta'daki kardeşlerimiz maksadı anlamamışlar, hakları var. Çünki o ibare o maksudu ifade edemiyor.

Madem öyledir, bu sözün latif tevafukat-ı harfiyesindendir ki, (mebhasındaki) hem sahifenin yirmiiki olmak itibariyle, yazı bulunanların yerinde (yarısından ziyade yazılı bulunan sahifelerin) hakikî ve itibarî satırlarına ve baştaki yaprağın cild üstünde isminin iki satırı ilâvesiyle bin üçyüz kırkiki (1342) ilh... Hem o mebhastaki bu cümle, hem âhirdeki beyaz sahifeyi saymak cihetiyle altmışaltı olup baştaki âyetin melfuz (altmışaltı) hurufuna tevafuk ediyor. Birinde, âhirdeki iki beyaz sahifeyi saymak cihetiyle (altmışyedi) olup baştaki âyetin melfuz altmışyedi hurufuna tevafuk ediyor. O âyet Sure-i İhlas'ın hurufatına, hem Lafzullah'ın makam-ı ebcedîsine tevafuk ediyor, denilmeli. Biz bir nüshayı öyle yaptık, size gönderiyoruz. Yanınızdaki nüshaları ona göre yap. Eğirdir'deki nüshaları da öyle yapınız.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

Kardeşiniz

Said Nursî

* * *


بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Aziz, ciddî, sıddık kardeşlerim, hizmet-i Kur'aniyede samimî ve kuvvetli arkadaşlarım Sabri, Hüsrev, Ali, Re'fet, Bekir, Lütfü, Rüşdü!

Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür olsun ki, sizleri hududsuz bir sahra-yı hakikatta bana enîs arkadaş ve yoldaş vermiş. Bu acib sahradaki hareket ve sülûk, bazan pek ince ehemmiyetsiz görünen bir şeyde mühim istifadeler edilir. Onun için zahir nazarda malayani

Yükleniyor...