Efendimiz Hazretlerinin nesl-i mübareklerinin, ilâ yevm-il kıyam Hazret-i Hasan ve Hüseyin Radıyallahü Teâlâ Anhüma'dan geleceklerini ve istikbalde çok mübarek zevatın da, bu meyanda zuhur edeceklerini nazar-ı nübüvvetle gördükleri için, bu iki hafidine bütün o nurlu zâtlar hesabına şefkat göstermesi; öyle bir tariftir ki, beşerin düşünmesiyle yazılmasına imkân yoktur.

Üçüncü Nükte:

Nass-ı katı' ile sabit ve hadîs-i Nebevî ile müberhen Âl-i Beyt'e muhabbete işaret etmekte, bu vazifeyi îfaya davet eylemektedir. Çünki İslâmiyet bir vücudsa, bu vücudun belkemiği muhakkak Âl-i Beyt ve başı her zaman Kitabullah'tır.

Dördüncü Nükte:

Şîaları ilzam edecek kadar kuvvetli bir derstir. Bu şümullü dersten gaye ne olduğu, sonunda mükemmelen icmal edilmiştir.

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُوا

emr-i celiline tevfikan, bütün mü'minler tevhide çağırılmıştır.

Keramet-i Gavsiyenin işaratını teyid eden remizleri defaatle okudum. Bu müjdeler hamd ü şükrümü artırmıştır. Zenbilli Ali Efendi'nin hale çok uygun olan fıkrası hoşuma gitti. Latif tefe'ülünüz

خِتَامُهُ مِسْكٌ

kabîlinden olmuştur.

Evet Kur'anî bahçede her zaman başka renkte, başka letafette, başka tesirde hakikî cennet çiçekleri açılıyor. Bu mezherenin bülbülüne ve onun gönülleri teshir eden nağmesini dinleyen, meşk eden yoldaşlarına, dâreynde selâmet ve saadet ve muvaffakıyetler temenni ve niyaz eylerim.

Şâirin zamana muvafık bir beyti:

Bir mevsim baharına geldik ki âlemin

Bülbül hamuş, havz tehî, gülistan da harab.

Ben de derim:

Öyle bir bid'alar devrindeyiz ki İslâmın

Bir bülbülü, bir gülistanı kalmış Kur'an'ın.

Keramet-i Gavsiye'yi henüz kimseye okuyamadım. İçinde bu bîçareden bahis edilişi, okumak hususunu düşündürüyor. Mübarek

Yükleniyor...