“...Evet kardeşlerim! Risale -i Nur öyle bir ziya-ı hakikat, öyle bir bürhan-ı hak ve bir Sirac-ı hakikat neşrediyor ve iki cihanın saadetini temin edecek, Kur’ân ve iman hakikatlarını ders veriyor ve öyle bir lütf-u ilahidir ki: Yirmibeş senedenberi çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın erkek.. muallimi- feylosofu, talebesi- âlimi, mutasavvufu gibi her bir tabaka-i insaniye bu nurun âşıkı, bu nurun pervanesi, bu nurun meclûbu, bu nurun muhibbi olmuşlar, bu nura koşmuşlar, bu nurun sinesine atılmışlar, bu nurdan meded istemişlerdir. MiIyonlarca bahtiyar kimselerden müteşekkil muazzam bir kitle bu nurla nurlanıp, bu nurla kurtulmuşlardır.
Evet kardeşlerim! Mahzen-i mu’cizat ve Mu’cize-i kübra olan Kur’ân-ı Azimüşşanın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur o kadar merak-âver, o kadar cazibedar, o kadar dehşetli ve muazzam hakikatları ders veriyor ve mesaili ispat ediyor ki; ıman ve İslamiyet’in kıt’alar genişlğinde inkişaf ve füthatına medar oluyor ve olacaktır.
Evet Risale-i Nur, kalblere o derece bir aşk ve muhabbet, ruhlara o kadar bir vecd ve heyecan vermiş, akıl ve mantıkları öyle bir tarzda iknâ etmiş ve öyle bir itmi’nan-ı kalb hasıl etmiştir ki; milyonlarca Nur talebelerine, kendini defalarca okutmuş, yazdırmış ve bir ömür boyunca mütalaa ettirmiş, ve senelerden beri adeta kendi kendini neşrettirmiştir...
...Belki izah edilmesini istiyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat bu hususta arzedeyim ki ; Üstâdımız Bediüzzaman, bir Nur talebesine Risale-i Nurdan bazen okuyuvermek lütfunu bahşederken izah etmiyor, diyor ki :” Risale-i Nur, ımanî mes’eleleri lüzumu derecesinde izah etmiş.. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i nurdur. Risale-i Nur başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız her bir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz, büyük bir kazançtır.
Okunan türkçe veya arapça bir risalenin izahı başka bir risalede varsa, onu getirip okuyor. Risale-i Nur’daki gayet ince nükteleri derkeden basiretli alimler de der ki : ”Bir alimin yüksek bir ilmi olabilir.. Fakat Risale-i Nuru cemaate okurken tafsilata girişip, eski ma’lumatları ile açıklarsa; bu izahatı, Risale-i Nur’un beyan ettiği asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevab veren hakikatların anlaşılmasında ve te’siratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için, bazı lüğatların mânâlarını söyliyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir...
Risale-i Nur, gayet fasih ve vecizdir. Sözün kiymeti, îcazındadır, kısalığındadır. Bir mes’ele-i imaniye ve Kur’âniye, umuma ders verilirken mücmel olarak tedrisinde, daha fazla istifaza ve istifade vardır...“ (Sözler S: 770 ve 772)
Evet kardeşlerim! Mahzen-i mu’cizat ve Mu’cize-i kübra olan Kur’ân-ı Azimüşşanın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur o kadar merak-âver, o kadar cazibedar, o kadar dehşetli ve muazzam hakikatları ders veriyor ve mesaili ispat ediyor ki; ıman ve İslamiyet’in kıt’alar genişlğinde inkişaf ve füthatına medar oluyor ve olacaktır.
Evet Risale-i Nur, kalblere o derece bir aşk ve muhabbet, ruhlara o kadar bir vecd ve heyecan vermiş, akıl ve mantıkları öyle bir tarzda iknâ etmiş ve öyle bir itmi’nan-ı kalb hasıl etmiştir ki; milyonlarca Nur talebelerine, kendini defalarca okutmuş, yazdırmış ve bir ömür boyunca mütalaa ettirmiş, ve senelerden beri adeta kendi kendini neşrettirmiştir...
...Belki izah edilmesini istiyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat bu hususta arzedeyim ki ; Üstâdımız Bediüzzaman, bir Nur talebesine Risale-i Nurdan bazen okuyuvermek lütfunu bahşederken izah etmiyor, diyor ki :” Risale-i Nur, ımanî mes’eleleri lüzumu derecesinde izah etmiş.. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i nurdur. Risale-i Nur başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız her bir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz, büyük bir kazançtır.
Okunan türkçe veya arapça bir risalenin izahı başka bir risalede varsa, onu getirip okuyor. Risale-i Nur’daki gayet ince nükteleri derkeden basiretli alimler de der ki : ”Bir alimin yüksek bir ilmi olabilir.. Fakat Risale-i Nuru cemaate okurken tafsilata girişip, eski ma’lumatları ile açıklarsa; bu izahatı, Risale-i Nur’un beyan ettiği asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevab veren hakikatların anlaşılmasında ve te’siratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için, bazı lüğatların mânâlarını söyliyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir...
Risale-i Nur, gayet fasih ve vecizdir. Sözün kiymeti, îcazındadır, kısalığındadır. Bir mes’ele-i imaniye ve Kur’âniye, umuma ders verilirken mücmel olarak tedrisinde, daha fazla istifaza ve istifade vardır...“ (Sözler S: 770 ve 772)
Yükleniyor...