İşte Risale-i Nur’un en halis ve en mümtaz talebesi olaz merhum Zübeyr Gündüzalp’ta böyle diyor. Az yukardaki bir müşahedesiyle, Üstâdından duyduğu davranışıda gösteriyorki;Risale-i Nurlar, sadeleştirme denilen tahrifin pest ve kısa eli onun mualla damenine değdirilmemeli ...

Velhasıl: Piyasada tasnifat mahsûlü bazı eserlerin menfaat veya ticaret metaı için, şu sadeleştirme denilen asrî tahrif ameliyesinden geçirilmiş olsa da.. ve dış görünüşüylede sırıtan bazı faydalar gibi şeyler mülahaza edilmiş olsa da; gerçek te’lif ve mâanî hazinesi olan Risale-i Nurlar için o ameliye kat’iyyetle ve hiç bir suretle uygulanamaz ve uygulanmamalı. şayet inadî ve zorakî bir tarzda nurlara o tahrif uygulansada, lal-ü güher dizisi olan nurların melaike-misal canlı hakikatlı,her tarafı şuurlu ve çok ince ve nazdar, manidar elfaz, kayb olduğu gibi; sadeleştirilerek onun yerinde ikame ettirilmek istenen şeyler ise, derisi soyulmuş meyveler misali nurlu maânîden mücerred, donuk, bozuk, nursuz, ruhsuz, adî boncuklar nev’inden bir şeyler elde kalır.

NETİCE

Tahkikatlı yazımızın başından buraya kadar gösterilen ve getirilen umum hüccetli belgeler ve kat’î vesikalar muvacehesinde bile; Nur Risaleleri hakkında tahrifdar sadeleştirmeyi reva gören zihniyetin ellerinde delil olacak bir istinadları varmıdır? Ne için Risale-i Nurları sıradan rastgele ve normal kişilerin bir eseri tarzında görerek onun pek çok olan ihata surlarını aşıp, etrafındaki yasak bölgeli harimini ismetten arî görüp adileştirnek istiyorlar. Neden mukaddes maânîyi ancak kudsî ve mübarek elfazın muhafaza edebileceğini düşünemiyorlar?. Hem neden basit piyasa edebiyatını, yani günlük gazete üslubunu bu kadar benimseyip o yolda bir çok kudsî elfazı feda edebiliyorlar?. Niyet ve gayeleri, hakikaten acaba yalnız, bazı gençlerin istifadeleri mülahazasımıdır?. Ve gerçekten öylesi bir sadeleştirmeye zaruri ve mübrem bir ihtiyaç varmıdır?..

İşte bunlar ve benzeri istifhamların asıl ve menşe’lerinin açık şekilde görülüp mahiyetleri bâriz tarzda meydana çıkması için, meselenin umumî bir değerlendirilmesinin lüzumu vardır sanırım.

Evvela: Bu meselede eskilerin, yani mesela şemseddin Yeşil ve Necib Fazıl gibi zatların, Risale -i Nurun meslek ve meşrebinin dışında ve uzağında olmaları hasebiyle, bu sadeleştirme tağyiri hususunda bir delil veya bir müsaadeye baktıklarını sanmıyorum. Merhum şemseddin Yeşil, nurların fevkalede cazibedar hakikatlarıyla kendi kitaplarını süslemek ve revaç vermek için bir nevi sirkat yaparak nurlardan aldığı pasajları herhangi bir atıfta

Yükleniyor...