Bu kendilerinin bileceği bir iştir. Bizim şu veya bu esere rağbet etmemize ve ona kıymet vermemize karışamazlar. Biz Risale-i Nuru seviyoruz..Ve onu Hakikî ve riyasız bir din kitabı ve Kur’ân tefsiri biliyoruz. Kıymet ölçüleri ve hükümleri vicdanî bir takdir meselesirdir. Buna kimse müdahele edemez. Evet, biz Risale-i Nur müellifinin daima aynı hakikat dersi verdiğine kailiz. Kendisinin kabul etmemesi bizim bu kanaatimizi sarsmıyor. Ancak bizim kabul ettiğimiz, Keramet-i kavniyesimden değil, Nurların dersinde harikulade ve ekmel tezahürlerine şahid olduğumuz ve bütün cihan-ı irfana meydan okuyan keramet-i ilmiyesinden dolayıdır. Tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde, bu kadar feyz-i ilim neşreden ve ilminin harikaları ile en münteha mesail-i ilmiye ve âliyede en yüksek mütefekkirleri dahi hayrette bırakacak bir mantık ulviyeti ibraz eden .. Ve hayatının yarısından sonra öğrendiği bir lisanda bu kadar cazibedar bir tarz-ı beyan ve sürükleyici bir hararet izhar eden ve gayet feyyaz bir aşk ve heyecan terennüm eden ve bir deryay-i iman ve bir hazine-i tevhid ve bir umman-ı hikmet halinde coşan bir ikinci Bedüzzzaman gösterebilirmisiniz?...
İşte biz Bediüzzaman’a ve eserlerine bu gözle bakıyoruz. Acaba mûmaileyhe sırf imanımızdan neş’et eden bu bağlılığımız ve Kuranın ve beyanat-ı Muhammediyyenin(A.S.M.) küfür ve ahlak hakkındaki şiddetli tevbih ve tezyiflerine bu imanımız dolayısıyla iştirakimiz, bizi levs-i fanî addedilen siyasetçi mi yaptı ...”(şua’lar S:565)
İşte merhum Ahmet Feyzi Efendi de Risale-i Nur için bunları diyor.
DÖRDÜNCÜ NÜMUNE: Yine Ahmet Feyzî Efendinin içinde bulunduğu bir kaç büyük Nur talebesi heyetinin beraber imzaladıkları pek parlak bir fıkralarından bazı bölümler ise şöyledir :
“....Risale-i Nur ve tercümanına gelince: Bu eser-i alişanda şimdiye kadar emsaline rastlanmamış bir feyz-i ulvî ve kemal-i nâmütanahî mevcut olduğundan ve hiç bir eserin nail olmadığı bir şekilde meş’ale-i ilahiye ve şems-i hidayet ve neyyir-i saadet olan hazret-i Kur’ânın fuyuzatına varis olduğu meşhud olduğundan; Onun esası Nur-u mahz-ı Kur’ân olduğu ve evliyaullahın âsarından ziyade feyz-i envar-ı Muhammediyi (A.S.M.) hamil bulunduğu ve zat-ı pak-ı Risaletin ondaki hisse ve alakası ve tasarruf-u kudsîsi evliyaullahın âsarından ziyade olduğu ve onun mazharı ve tercümanı olan manevî zatın mazhariyeti ve kemalatı ise, o nisbette âlî ve emsalsiz olduğu güneş gibi âşikâr bir hakikattır.
Evet o zat, daha hal-i sabevette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere, üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulum-u evvelîn ve ahirîne ve leddünniyat ve hakaik-i eşyaya ve esrar-ı kâinata ve Hikmet-i ılahiyeye
İşte biz Bediüzzaman’a ve eserlerine bu gözle bakıyoruz. Acaba mûmaileyhe sırf imanımızdan neş’et eden bu bağlılığımız ve Kuranın ve beyanat-ı Muhammediyyenin(A.S.M.) küfür ve ahlak hakkındaki şiddetli tevbih ve tezyiflerine bu imanımız dolayısıyla iştirakimiz, bizi levs-i fanî addedilen siyasetçi mi yaptı ...”(şua’lar S:565)
İşte merhum Ahmet Feyzi Efendi de Risale-i Nur için bunları diyor.
DÖRDÜNCÜ NÜMUNE: Yine Ahmet Feyzî Efendinin içinde bulunduğu bir kaç büyük Nur talebesi heyetinin beraber imzaladıkları pek parlak bir fıkralarından bazı bölümler ise şöyledir :
“....Risale-i Nur ve tercümanına gelince: Bu eser-i alişanda şimdiye kadar emsaline rastlanmamış bir feyz-i ulvî ve kemal-i nâmütanahî mevcut olduğundan ve hiç bir eserin nail olmadığı bir şekilde meş’ale-i ilahiye ve şems-i hidayet ve neyyir-i saadet olan hazret-i Kur’ânın fuyuzatına varis olduğu meşhud olduğundan; Onun esası Nur-u mahz-ı Kur’ân olduğu ve evliyaullahın âsarından ziyade feyz-i envar-ı Muhammediyi (A.S.M.) hamil bulunduğu ve zat-ı pak-ı Risaletin ondaki hisse ve alakası ve tasarruf-u kudsîsi evliyaullahın âsarından ziyade olduğu ve onun mazharı ve tercümanı olan manevî zatın mazhariyeti ve kemalatı ise, o nisbette âlî ve emsalsiz olduğu güneş gibi âşikâr bir hakikattır.
Evet o zat, daha hal-i sabevette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere, üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulum-u evvelîn ve ahirîne ve leddünniyat ve hakaik-i eşyaya ve esrar-ı kâinata ve Hikmet-i ılahiyeye
Yükleniyor...