...Senin bürhanlarındaki kuvvet ve kanaat ve asalet ve cezaletin, insanın irade ve ihtiyarını alıp teshir ediyor. Herkesi kendine çekip ram ediyor.Hele o güzel teşbih ve ta’birlerin bir misli bir daha bulunup söylenemez. Sendeki mukayese ve muhakemelerin vaka’a ve temsillerin bir benzeri ve bir naziri bir daha getirilemez. Kur’ân, arabiden türkçe sözlere akan ve bugün öz türkçeden fışkıran bu feyiz ve bu nurlar, kalblerde senin bir numune-i kudret ve nişane-i rahmet olduğuna hiç bir rayb ve güman bırakmıyor.
Sen ayine-i idrâke cila ve alem-i kalbe safa ve ruh-u revana gıdasın. Allah Allah! Türk milleti seninle ne kadar iftihar etse yine azdır. Gözleri nurlandırıp gönülleri surûrlandıran bu hüccetler ve tâbiratın ve bu kelimat ve teşbihatın arş-ı a’zamdan indiği muhakkaktır.Çünki kederleri gidererek insana neş’e ve neşat veriyor. Okunurken hiç bir itiraz sesi ve hiç bir inkar kokusu duyulmuyor. O zaman akıl ve mantık duruyor, nefs-i insanî safileşiyor. Hem duruluyor. Sanki senin bütün hakikatların evvela Rabbanî ve Rahmanî fabrikaların ulvi ve Semadan tezgahlarında işlenerek, sonra Nur-u ilahî deryasında yıkanıp çıkarıldıktan sonra, gülyağı fabrikasına verilmiş, orada yedi defa gül yağlarına batırıldıktan sonra, halis ud ağacı ile buhurlanmış ve bunlar ile yazılmışsın. Bütün mesele ve maddelerin hep sayılı ve saygılıdır. O muntazam ve mükemmel, müzeyyen ve münevver sözlerin şimdiye kadar yazılan ihtitaflıı eserleri büküp bir yana bırakmış, ancak kendini nazargah-ı enama arz eylemiştir. şimdi bir nida-i nuranî ile hitab ederek:” Artık ihtilaf yok, ittifak var. Cansızlar ve camidler devri geçmek üzeredir, canlılar ve cazibler asrı geliyor. Susunuz dinleyin, şimdi Nur devridir ve Nur hakimdir!.. “
İşte Denizli Kahramanı merhum şehid Hasan Feyzi Efendi’nin yirmi sahife kadar geniş ve uzun tarifenamesinden alıp kaydettiğimiz bu nurlu ifadeleri elbetteki durup dinlemye değer şeylerdir.. Ve her halde bir saygı, bir hürmeti ve yanında eğilip ihtiramı icab ettirmektedirler. Merhum Hasan Feyzinin o uzun “şehname” iltifatna layık olmuş tarifli ifadesi eski yazı Zülfikar mecmuası en sonunda kayıtlıdır .
ÜÇÜNCÜ NÜMUNE: Risale-i Nur’un manevî Avukatı diye hazret-i Üstâd tarafından taltif edilen yüksek alim ve seyyal edip merhum Ahmet Feyzi Kul Efendi bu mevzudaki telakkilerini kaleme şöyle döküyor:(Bazı kısımlarını alıyoruz )
“....Sayın Savcı, bize kütübhaneleri dolduran binlerce arapça ve bu günün ruhuna tercüman olamıyan kitapları tavsiye ediyor. Sayın Savcı ve onun gibi düşünenler, Risale-i Nur namı altındaki külliyat-ı ilmiyeyi ve hazine-i hürriyeti ve hakikat-ı aliyeyi beğenmiyebilirler, tenkid de edebilirler.
Sen ayine-i idrâke cila ve alem-i kalbe safa ve ruh-u revana gıdasın. Allah Allah! Türk milleti seninle ne kadar iftihar etse yine azdır. Gözleri nurlandırıp gönülleri surûrlandıran bu hüccetler ve tâbiratın ve bu kelimat ve teşbihatın arş-ı a’zamdan indiği muhakkaktır.Çünki kederleri gidererek insana neş’e ve neşat veriyor. Okunurken hiç bir itiraz sesi ve hiç bir inkar kokusu duyulmuyor. O zaman akıl ve mantık duruyor, nefs-i insanî safileşiyor. Hem duruluyor. Sanki senin bütün hakikatların evvela Rabbanî ve Rahmanî fabrikaların ulvi ve Semadan tezgahlarında işlenerek, sonra Nur-u ilahî deryasında yıkanıp çıkarıldıktan sonra, gülyağı fabrikasına verilmiş, orada yedi defa gül yağlarına batırıldıktan sonra, halis ud ağacı ile buhurlanmış ve bunlar ile yazılmışsın. Bütün mesele ve maddelerin hep sayılı ve saygılıdır. O muntazam ve mükemmel, müzeyyen ve münevver sözlerin şimdiye kadar yazılan ihtitaflıı eserleri büküp bir yana bırakmış, ancak kendini nazargah-ı enama arz eylemiştir. şimdi bir nida-i nuranî ile hitab ederek:” Artık ihtilaf yok, ittifak var. Cansızlar ve camidler devri geçmek üzeredir, canlılar ve cazibler asrı geliyor. Susunuz dinleyin, şimdi Nur devridir ve Nur hakimdir!.. “
İşte Denizli Kahramanı merhum şehid Hasan Feyzi Efendi’nin yirmi sahife kadar geniş ve uzun tarifenamesinden alıp kaydettiğimiz bu nurlu ifadeleri elbetteki durup dinlemye değer şeylerdir.. Ve her halde bir saygı, bir hürmeti ve yanında eğilip ihtiramı icab ettirmektedirler. Merhum Hasan Feyzinin o uzun “şehname” iltifatna layık olmuş tarifli ifadesi eski yazı Zülfikar mecmuası en sonunda kayıtlıdır .
ÜÇÜNCÜ NÜMUNE: Risale-i Nur’un manevî Avukatı diye hazret-i Üstâd tarafından taltif edilen yüksek alim ve seyyal edip merhum Ahmet Feyzi Kul Efendi bu mevzudaki telakkilerini kaleme şöyle döküyor:(Bazı kısımlarını alıyoruz )
“....Sayın Savcı, bize kütübhaneleri dolduran binlerce arapça ve bu günün ruhuna tercüman olamıyan kitapları tavsiye ediyor. Sayın Savcı ve onun gibi düşünenler, Risale-i Nur namı altındaki külliyat-ı ilmiyeyi ve hazine-i hürriyeti ve hakikat-ı aliyeyi beğenmiyebilirler, tenkid de edebilirler.
Yükleniyor...