Nakil yapsa, bazı muhim gördüğü mesaili yine tağayyürsüz olarak kendi âsarından alır. tekrar ederdi . Derdik : “ Ne için aynen böyle tekrar ediyorsun?“ Derdi: “Hakikat usandırmaz , libası değiştirmek istemem. “ (Asar-ı Bediiye s: 678)

İşte Üstâd Bediüzzaman hazretlerinin eski eserlerinden numune için alabildiğimiz şu üstte yazılın parçalar böyle diyor.. Bence mesele açıktır. Tekellüflü te’viller araya girmezse, murad ve meram da bellidir...

B- Yeni eserleri olan Nur risaleleri nur mektuplarından dahi; dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş olan şu sadeleştirme denilen nâzikarane âsri tahrifi reddedip kabul etmediklerini ve ona açık kapı bırakmadıklarını belgeleyen pasajlar kaydetmeye çalışaçağız.

BİRİNCİSİ: Mektubat Sahife 383 te : “Kur’ânın bir nevi ‘tefsiri olan Sözlerdeki hüner ve zarafet ve meziyet kimsenin değil.. belki muntazam, güzel hakaik-ı Kur’âniyenin mübarek kametlerine yakışacak mevzûn, muntazam üslub libasları, kimsenin ihtiyar ve şuuru ile biçilmez ve kesilmez. Belki onların vücududur ki öyle ister... Ve bir dest-i gaybîdir ki, o kamete göre keser, biçer giydirir. Biz ise, içinde bir tercüman ve hizmetkarız.

İKİNCİSİ: Yine Mektubat sahife 370 de “Kur’ânın hakaik-i i’cazını ben güzelleştiremedim. Güzel gösteremedim. Belki Kur’ânını güzel hakikatları benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvileştirdi...

ÜÇÜNCÜSÜ: Lem’alar s: 205’te: “Kalbe fıtrî bir surette gelen hatıratı san’atla ve dikkatle bozmamak için yeniden tahkikata lüzum görmedik.

DÖRDÜNCÜSÜ: Yine lem’alar S:208 de: “Fıtrî bir surette bu lem’a tahattar ettiğinden, altıncı mertebede iki deva yazılmış..Fıtrîliğine ilişmemek için öylece bıraktık. Belki bir sır vardır diye değiştirmedik.

BEşİNCİSİ: Elyazma Emirdağ-1 (Asıl)sahife 661 de: Saniyen:Nurun metni izaha ihtiyacı olsa da; ya satırın üstünde, ya kenarda haşiyecikler yazılsa daha münasiptir.Çünki metin içine girse teksir edilen nüshalar ayrı ayrı olur, tashih lazım gelir.. Hem su-i istimale kapı açılır, muarızlar istifade ederler. Hem herkes senin gibi muhakik, müdakik olamaz.. yanlış mânâ verir, bir kelime ilave eder, ehemmiyetli bir hakikatı kaybetmeye sebeb olur. Ben tashihatımda böyle bir zararlı çok ilaveleri çok gördüm.. Hem benim tarz-ı ifadem bu zamanın türkçesine uygun gelmiyor. Bir parça dikkat ve teenni ister. Belki bunuda bir faidesi, bir hikmeti var!..

şu beşinci kısım, eğer insaf ve dikkatle temmül edilirse -tahmin ediyorum-üzerinde olduğumuz sadeleştirme mevzuuna tam açıklık getiriyor..Yani ona nurların adem-i imakânın tashih ediyor.


Yükleniyor...