Birinci Metod: Hazret-i Üstâd’ın nasıl ki sağlığında da -Bilhassa hapishanelerde- bazı meşreb ve görüş ayrılıklarını körüklemişlerse, 1964’lerden sonra yine aynı metod üzerinde kesif bir faaliyet içine girerek, Nur talebelerinin arasına ihtilaflar sokmak için bir çok yol ve vesileler bulabildiler. Bu yollardan birisi: Nur hizmetinin ve Nur neşriyatının çeşitli şekil ve yollarla olabilen ve hepisi de hak ve doğru olan görüş ayrılıklarını tahrik etmek, münakaşalar çıkartmak ve birbirlerini tenkid ettirmek...

Diğeri de: Siyasi mes’elelerde, çeşitli partiler kanalıyla tarafgirlik hislerini tahrik etmekle ihtilaf çıkartmak.. hatta bu vesileyle birbirleri hakkında çok kötü zanlara vardırmak.. Hatta hatta ırkî mes’elelere de bunu sıçratmak için çalıştıkları tahakkuk etmiş.

Bu metodlarda, zahir nazarda bir derece muvaffak gibi oldularsa da, hakikatta muvaffak değil, bil’akis yine Risale-i Nur’un hizmeti lehinde Nurun hizmeti çeşitli sahalarda bir nevi memduh olan müsabaka keyfiyetini alarak, parlamasına, genişlemesine ve umumileşmesine vesile oldular. Her ne kadar Nur talebelerinin en küçük bir ihtilafları bir cihette Risale-i Nur’un hizmetine zarardır ve şahıslarına da büyük vebaldir. Lâkin arzettiğimiz gibi, bu nisbeten küçük zararlar, hizmetin faaliyet sahasını genişlendirdiği için zararından çok, faydalar getirmiştir.

İkinci ve En Sinsi Metod: Hazret-i Üstâd’ın vefatından yaklaşık on-on beş yıl sonra ortaya bir “TAHRİF” teranesini attırmak suretiyle, işaasına çalışmışlardır. Bu planda çok ustaca davranmak istediler. Bizzat kendileri perde üstünde hiç görünmediler. ızleri de görülmedi. Amma Risale-i Nurlarla alakadar bazı insanları -gayr-i şuuri olarak- bu işte çalıştırmaya muvaffak gibi oldular. Nur Risalelerinin bazı nüsha farklarını göstererek “İşte Hazret-i Üstâd’ın vefatından sonra bunlar tahrif edilmiştir.” şeklinde sinsî ,ama çok acemîce ve asılsız, gayr-i ilmî ve belahetli bir iftirayı körüklemeye koyuldular.

Daha sonraları bu meseleyi siyasî tarafgirlikler alanına götürdüler. Siyasi ihtiras ve intikam hırsları da orada buna inzimam etti. Bazı siyasi ve tarafgir gazetelerle, çok vicdansızcasına bu asılsız meseleyi işaaya çalıştılar. Kendi siyasi tarafdarı olmayan bazı kimselerin zahiren ellerindeki Nur neşriyatını; kendi intikam ve ihtiras hislerine vasıta ederek bu şahısları kötülemek içinde ve Risale-i Nur’a da dil uzattılar, durmadan kurcaladılar.

Geçmiş, olmuş.. Ve bitmiş olan şeyler, olmuş ve bitmiştir. Nur talebelerinden işin içinde ve Nur neşriyatının ortasında ve Üstâd’la beraber yaşamış ve Üstâd’ın tarz-ı tasarruflarını görmüş ve hatta Üstâd’dan bazı izinler hak etmiş bazı kâmil zatlar, bu dedikodulara ve bu iftiralara -hakikatı hakkalyakin bildikleri için- fazla ehemmiyet vermediler, üzerinde de durmadılar. Hususî ve kısa ve umumî bazı cevablar vermekle yetindiler.

Yükleniyor...