Lâkin müşfik ve vefadar olan Hazret-i Üstâd’ın bu çırpınırcasına olan telâşlı ikazları ile maalesef DP’liler gafletten uyanamamış, korku ve evhamları vesvese derecesine gelmiş, uyanmaları mümkin olmıyan bir girdaba girmişlerdi. ınönü ise, Demokratların kapıldıkları evham ve korkulu durumlarını çok iyi anlıyor ve kendi maksadı lehinde değerlendirmesini çok iyi biliyordu.
Nihayet, Hazret-i Üstâd’ın kesin olarak haber verdiği gibi, kendisinin onlara karşı manevi muhafazası ve teveccühü kesilince, DP’liler tepe takla yuvarlanmaya başladılar. Evham ile, korku ile, ta’vizlerle çekindikleri ve korktukları şey, başlarına nihayet geldi. Düşmanları ise, hiç bir merhamet hissi duymadan onları ezdiler. Lâkin olan şey ve en büyük darbe yine Menderes’e ve bir iki samimi dindar arkadaşına oldu.
Fakat inşaallah Hazret-i Üstâd’ın bunlara karşı ilk başlardaki teveccüh ve duaları.. ve bunların bazılarının kalblerinin selimliği ve çektikleri çok acı ve merhametsizce zulüm ve işkenceleri neticesinde, onları şehadet mertebesine ulaştırdı. Allah rahmet eylesin.
MÜNEVVER AYAşLI ANLATIYOR
DP ile Üstâd Bediüzzaman Hazretleri arasında olan manevi irtibat ve Bediüzzaman’ın onlara karşı manevî muhafazaları ve saire mevzuunu Münevver Ayaşlı Hanım Efendi “Pertev Beyin İç Kızı” isimli eserinin üçüncü bölümünde şöyle dile getiriyor: (Meselemizle ilgili bölümü alıyoruz)
“...Menderesi yıkmakta en büyük rol oynıyanların, kökü dışarda olan komünistlerle, onlara katılanların olduğunu gördük. Tarih, 27 Mayıs ihtilalini doğrudan doğruya bu vasfıyla kayd ve ifade edecektir.
Bu arada büyük bir hadise oldu. Demokrat Partinin güvendiği, bilhassa Adnan Menderes’in dayandığı ana direk kırılıverdi ve çadır yıkıldı. Büyük bir insan ve manevi bir lider olan “Bediüzzaman” lakabıyla anılan Said-i Nursi, 27 Mayıs ihtilalinden az evvel, 1960 martı sonlarında bu dünyadan ahirete intikal etti. Rahmetullahi aleyh.
Adnan Menderes ile Said-i Nursi münasebetlerini yakinen bilmiyoruz. Belki her zaman görüşüyorlar veya nadiren birbirini görüyorlar.. belki de kuvvetli bir ihtimal ile birbirlerini hiç görmemişler.
Lâkin bildiğimiz bir şey varsa, o da büyük zatın büyük bir ferağatla ve gördüğü çirkin muameleleri zerre kadar kale almıyarak, tam bir veliyullah gibi hiç
bir zaman Adnan Menderes üzerinden manevi müzaheretini ve himmetini esirgememiş olmasıdır.
Nihayet, Hazret-i Üstâd’ın kesin olarak haber verdiği gibi, kendisinin onlara karşı manevi muhafazası ve teveccühü kesilince, DP’liler tepe takla yuvarlanmaya başladılar. Evham ile, korku ile, ta’vizlerle çekindikleri ve korktukları şey, başlarına nihayet geldi. Düşmanları ise, hiç bir merhamet hissi duymadan onları ezdiler. Lâkin olan şey ve en büyük darbe yine Menderes’e ve bir iki samimi dindar arkadaşına oldu.
Fakat inşaallah Hazret-i Üstâd’ın bunlara karşı ilk başlardaki teveccüh ve duaları.. ve bunların bazılarının kalblerinin selimliği ve çektikleri çok acı ve merhametsizce zulüm ve işkenceleri neticesinde, onları şehadet mertebesine ulaştırdı. Allah rahmet eylesin.
MÜNEVVER AYAşLI ANLATIYOR
DP ile Üstâd Bediüzzaman Hazretleri arasında olan manevi irtibat ve Bediüzzaman’ın onlara karşı manevî muhafazaları ve saire mevzuunu Münevver Ayaşlı Hanım Efendi “Pertev Beyin İç Kızı” isimli eserinin üçüncü bölümünde şöyle dile getiriyor: (Meselemizle ilgili bölümü alıyoruz)
“...Menderesi yıkmakta en büyük rol oynıyanların, kökü dışarda olan komünistlerle, onlara katılanların olduğunu gördük. Tarih, 27 Mayıs ihtilalini doğrudan doğruya bu vasfıyla kayd ve ifade edecektir.
Bu arada büyük bir hadise oldu. Demokrat Partinin güvendiği, bilhassa Adnan Menderes’in dayandığı ana direk kırılıverdi ve çadır yıkıldı. Büyük bir insan ve manevi bir lider olan “Bediüzzaman” lakabıyla anılan Said-i Nursi, 27 Mayıs ihtilalinden az evvel, 1960 martı sonlarında bu dünyadan ahirete intikal etti. Rahmetullahi aleyh.
Adnan Menderes ile Said-i Nursi münasebetlerini yakinen bilmiyoruz. Belki her zaman görüşüyorlar veya nadiren birbirini görüyorlar.. belki de kuvvetli bir ihtimal ile birbirlerini hiç görmemişler.
Lâkin bildiğimiz bir şey varsa, o da büyük zatın büyük bir ferağatla ve gördüğü çirkin muameleleri zerre kadar kale almıyarak, tam bir veliyullah gibi hiç
bir zaman Adnan Menderes üzerinden manevi müzaheretini ve himmetini esirgememiş olmasıdır.
Yükleniyor...