Eğer zorla Bediüzzaman’a herhangi bir müdahalede bulunurlursa, en evvel ben ölürüm” diyor ve çekip dönüyor.
MAHMUT HASIRCI’NIN SÖYLEDİKLERİ
Urfa’lı Mahmut Hasırcı diyor: “Henüz Mehmet Hatipoğlu emniyet müdürüne gitmeden önce, müdür Zübeyr ağabeyi çağırtmıştı. Ben de beraber gittim. Müdürün yanına girdiğimizde, çok telaşlı ve hiddetliydi. Zübeyr ağabeye karşı çok münasebetsiz ve pis kelimeler sarfetti. Hatta Zübeyr ağabey dudaklarını o utanç verici sözlerden dişlemişti. Müdür “Derhal gideceksiniz!” dedi.
Zübeyr ağabey de: “Eğer Üstâd’ımız gitmek istemezse, biz hiç bir şey yapamayız” dedi. Bunun üzerine müdür daha da çok bağırdı, çağırdı ve yine ağzını bozdu, pis kelimeler sarfetti. Zübeyr abi ona karşılık: “Biz Üstâd’ımız Bediüzzaman’ın yanında yuvarlak birer odun parçası gibiyiz. Ayağıyla bizi hangi tarafa vurur, ğönderirse; biz o tarafa yuvarlanır gideriz.”’dedi ve oradan ayrıldık.
BİR DOKTOR MUAYENEYE GELDİ
Yine Mahmut Hasırcı anlatıyor: “O zaman hükûmet tabibi Doktor Hasan Basri idi. Başkomiserle beraber gelmişlerdi. İsdad’ı muayene edip rapor verecekti. O esnada Üstâd’ın ateşi çok fazla idi. Tansiyonunu ölçtü. Ateşine baktı ve dönüp Üstâd’ın hizmetçilerine: “Siz bu adamı bu halde ne cesaretle getirdiniz? Adam ölmek üzeredir” dedi ve gitti. Fakat sonra öğrendiğimize göre, bize Üstâd’ın yanında o sözleri söyliyen aynı doktor, verdiği resmi raporda ise: “İlaçlarını yolda kullanarak gidebilir” demiş.
BAşKA BİR DOKTOR
Bu işler olup biterken, aradan yirmidört saat geçmişti. Üstâd’ın Urfa’ya gelişinin ikinci gününde, onu zorla gönderme şayiaları halk içinde daha da büyük heyecanlar veriyordu. Urfa’lı beş altı bin kişi otelin etrafında toplanmıştı. Halkın tansiyonu çok yüksekti. Öbür tarafta CHP’ye karşı tirtir titreyen dahiliye vekili Namık Gedik denilen zevallı korkak, Urfa emniyetini durmadan sıkıştırıyor, emir üstüne emir veriyordu. Hatta o sıra şayia olan bir rivayet, Namık Gedik; telefonda emniyet müdürüne bağırıyor: “Başka bir araba yoksa, Said-i Nursi’yi çöp arabasına atın, gönderin” diyor.
Urfa emniyeti ise, şaşkınlık içerisinde... Bir taraftan, birçok CHP’liler de dahil, bütün Urfa halkının ve başta DP teşkilâtının kesin ve azimli itirazı... Öbür tarafta içişleri bakanının sıkıştırmaları...
MAHMUT HASIRCI’NIN SÖYLEDİKLERİ
Urfa’lı Mahmut Hasırcı diyor: “Henüz Mehmet Hatipoğlu emniyet müdürüne gitmeden önce, müdür Zübeyr ağabeyi çağırtmıştı. Ben de beraber gittim. Müdürün yanına girdiğimizde, çok telaşlı ve hiddetliydi. Zübeyr ağabeye karşı çok münasebetsiz ve pis kelimeler sarfetti. Hatta Zübeyr ağabey dudaklarını o utanç verici sözlerden dişlemişti. Müdür “Derhal gideceksiniz!” dedi.
Zübeyr ağabey de: “Eğer Üstâd’ımız gitmek istemezse, biz hiç bir şey yapamayız” dedi. Bunun üzerine müdür daha da çok bağırdı, çağırdı ve yine ağzını bozdu, pis kelimeler sarfetti. Zübeyr abi ona karşılık: “Biz Üstâd’ımız Bediüzzaman’ın yanında yuvarlak birer odun parçası gibiyiz. Ayağıyla bizi hangi tarafa vurur, ğönderirse; biz o tarafa yuvarlanır gideriz.”’dedi ve oradan ayrıldık.
BİR DOKTOR MUAYENEYE GELDİ
Yine Mahmut Hasırcı anlatıyor: “O zaman hükûmet tabibi Doktor Hasan Basri idi. Başkomiserle beraber gelmişlerdi. İsdad’ı muayene edip rapor verecekti. O esnada Üstâd’ın ateşi çok fazla idi. Tansiyonunu ölçtü. Ateşine baktı ve dönüp Üstâd’ın hizmetçilerine: “Siz bu adamı bu halde ne cesaretle getirdiniz? Adam ölmek üzeredir” dedi ve gitti. Fakat sonra öğrendiğimize göre, bize Üstâd’ın yanında o sözleri söyliyen aynı doktor, verdiği resmi raporda ise: “İlaçlarını yolda kullanarak gidebilir” demiş.
BAşKA BİR DOKTOR
Bu işler olup biterken, aradan yirmidört saat geçmişti. Üstâd’ın Urfa’ya gelişinin ikinci gününde, onu zorla gönderme şayiaları halk içinde daha da büyük heyecanlar veriyordu. Urfa’lı beş altı bin kişi otelin etrafında toplanmıştı. Halkın tansiyonu çok yüksekti. Öbür tarafta CHP’ye karşı tirtir titreyen dahiliye vekili Namık Gedik denilen zevallı korkak, Urfa emniyetini durmadan sıkıştırıyor, emir üstüne emir veriyordu. Hatta o sıra şayia olan bir rivayet, Namık Gedik; telefonda emniyet müdürüne bağırıyor: “Başka bir araba yoksa, Said-i Nursi’yi çöp arabasına atın, gönderin” diyor.
Urfa emniyeti ise, şaşkınlık içerisinde... Bir taraftan, birçok CHP’liler de dahil, bütün Urfa halkının ve başta DP teşkilâtının kesin ve azimli itirazı... Öbür tarafta içişleri bakanının sıkıştırmaları...
Yükleniyor...