Hazret-i Üstâd, bu çok kıymettar eşyasını ve arkasından çok güzide ve hâs üç talebesini Urfa’ya gönderdikten sonra da, bir kaç defa yine mektuplarla Urfa’ya geleceğini söylemekte idi.

Böylece Üstâd’ın Urfa ile alakası çok köklü ve bağlantılı olmuştu. Urfa’yı Nur hizmetinin bir merkezi kabul etmiş, sonraları hariç alem-i İslâm ve Avrupa ile umumî muhaberat ve mürasalat hizmetlerini Urfa yoluyla yaptırmaya başlamıştı. Bu arada Urfa’daki talebeleriyle yaptığı muhaberat mektuplarında, Urfa’ya fevkalâde ehemmiyet verdiğini, yakında kendisinin de Urfa’ya geleceğini bildiriyordu. Az ilerde bu hususî muhabere mektuplarından nümuneler arzedeceğiz.

Ve nihayet, dokuz buçuk sene sonra va’dettiği şekilde Urfa’ya gelmiş, birbuçuk gün içinde yüzlerce Urfalıyı, sekerat halinde olduğu halde bağrına basmış, kucaklamış ve Urfa’da, mektuplarında va’dettiği şekilde son hayatını yaşıyarak ruhunu Rahman’a teslim eylemiştir.

(175) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 72

( * ) Hüsnü Bayramoğlu ağabeyin bu mevzu’daki Hatırası: (26.2.1995 günü Urfada anlattı)

“Üstâdımız, Mevlana Halid (K.S.)nun cübbesini ve sair eşyasını Urfaya göndereceği zaman, onları beraberinde 1951 de Eskişehire getirmişti. Albay Reşad Beyi çağırdı, ona:”kardeşim,ben tahkik yapmadan bir şey yapmam, şu eşyamı Urfaya göndermek istiyorum.Hangi yol ve hangi vasıta ile emniyetli olur.Siz bir tahkik yapın” dedi. Reşad Bey gitti, soruşturdu,geldi.”Üstâdım en emniyetli yol, tren iledir”dedi.Sonra bu eşya,tirenle Urfaya yollandı.”

Evet, bütün bunlar neden ve ne için?..

Biz bu sualin, bu büyük muammalı sualin cevabını verebilecek kudrette değiliz.. Ve bu muammalı manidar muğlak tılsımı da açacak güce malik değiliz. Amma yine de kendi daracık ölçülerimiz çerçevesinde ve kendi zaviyemizden bu meselenin ve bu mübalağasız hakikatin bazı köşelerine bakmaya çalışacağız. şöyle ki:

Hazret-i Üstâd’ın Urfa’ya karşı bu acib alaka ve teveccühlerinin biri maddi, biri manevi olmak üzere iki ciheti ve iki sebebi olduğunu düşünmekteyiz.

A- Manevi cihet ve sebeb için deriz ki:

Urfa çok eski tarihlerden beri bir çok enbiya ve evliya ve büyük ulemanın meskeni ve mevkii, menzili ve memleketi olması yönüdür. En başta ıbrahim Aleyhisselâm, Eyyüp Aleyhisselâmların memleketleri olduğu gibi; Yakub Aleyhisselâm, şuayb Aleyhisselâm, Musa Aleyhisselâm ve ısa Aleyhimüsselamların da menzili ve konakları olmuş olmasıdır.”(176)

Ayrıca Urfa, İslâm dini ile Hicretin 25. yılında müşerref olduktan sonra; nasıl ki isimlerini yazdığımız büyük peygamberlerin bir nevi meskeni ve metmahı olmuşsa, öyle de bir çok kâmil velilerin, büyük âlim ve muhaddislerin de meskeni olmuştur. Mesela Urfa’nın meşhur bir Harran’ı bir çok büyük

Yükleniyor...