“Kardeşlerim! Risale-i Nur bu vatana hâkimdir. Mason ve komünistlerin belini kırmıştır. Belki biraz daha zahmet ve sıkıntı çekersiniz. Amma inşaallah sonunda ferahlık olacaktır..”(174)

Hazret-i Üstâd bu mealdeki teselli-bahş sözlerini iki üç defa tekrarladıktan sonra, yine dalmış, o gece biraz rahatlar gibi olmuştu. Sabaha karşı doğrulmuş, hastalığı yokmuş gibi giyinmiş, abdest alıp sabah namazını eda etmişti. Namazdan sonra Emirdağ’daki diğer talebelerini de çağırtmış, ayrı ayrı müteveccih olup iltifat etmiş.. Sonra tek tek kucaklayıp veda’laşmıştı.”Allah’a ısmarladık kardeşlerim gidiyorum” demiş ve gitmişti.

Tarih 19 Mart 1960 cumartesi günüydü. Üstâd bu ayrılışında sair zamanları gibi değildi. Farklı bir hali vardı. Mahzun idi. Önceleri dediği gibi ayrılırken hep “Merak etmeyiniz kardeşlerim, inşaallah yine gelir, görüşürüz” demiyordu. Gözleri yaşlı idi. Son ayrılığını hissettiriyordu sanki!..

Böylece Üstâd, Emirdağ’dan bu son veda ayrılışı ile ayrıldı. Isparta’ya gitti. Buraya ikindiden sonra gelmişti. Çok hasta idi. Arabadan çıkmaya mecali yoktu. Talebeleri onu arabadan kucaklıyarak çıkarttılar. Merdivenlerden çıkarken Üstâd’ı sırtlarına almak istiyen talebelerine, işaretle mani’ olmuş, Tahiri Mutlu ağabeyle Bayram Yüksel’in kollarına geçerek merdivenlerden çok zor yukarı çıkarmışlar ve yatağına yatırmışlardı. Üstâd ateşler içinde kıvranıyordu. Çok bîtabdı. Talebeleri başında nöbet tutmaya başlamışlardı.

BİR HAZİN HATIRA

Üstâd’ın hususi hizmetkârı merhum Zübeyr Gündüzalp Ağabey Üstâd’ın bu son hastalığıyla ilgili bana bizzat şunları anlatmıştı:

“Üstâd’ımız vefatından on beş, yirmi gün öncesinden, sudan başka gıda namına hiç bir şey almadı, yemedi. Ben yine her zamanki gibi çorbasını yapar,

(173) Son şahitler-1, s: 133.

(174) Bu mealdeki Üstâd’ın sözlerini ben şahsen ismi geçen zatlardan dinlemiştim. Ayrıca bkz. Bilinmeyen Taraflarıyla Said-i Nursi, 6. Baskı, s: 41.

yemek saati olan iftarda götürür, önüne kordum. Fakat Üstâd’ımız Ramazanın başlarından itibaren, sadece biraz su içer, “Kaldır!” derdi. Böylece vefatına kadar hiç bir şey yemedi. Üstâd’ımız adeta bu son Ramazanında tasaffi ederek ruhanileşmiş, melekleşmişti.”’

URFA’YA GİDECEşİZ

Tahiri ağabey, Zübeyr ağabey, Bayram ve Hüsnü ağabeylerle ayrı ayrı şahsen konuşup dinlediğim; Hazret-i Üstâd’ın son hastalığı içinde Urfa’ya gidişi ve vefat hadisesi şöyle cereyan etmiştir.


Yükleniyor...