Emekli başçavuş pilot Ali Demirel anlatmış:
Üstâd’ı Emirdağ’da ilk ziyaretimde şöyle dediğini duydum: ”Kardeşlerim, ben önce Risale-i Nur talebelerine, sonra muttalibcilere (Eskişehir’li Hilmî Efendinin talebeleri) Sonra da tayyarecilere dua ediyorum...”(163)
Yine Bayram Yüksel Ağabey anlatıyor:
“Bir gün Ayazma’da Üstâdımız arabanın içinde Cevşen okuyordu. Bizler de etrafında ayrı ayrı yerlerde bir şeyler okuyorduk. O anda bir serhoş: ‘Hocam, hocam! Beni affet, bana dua et!’ diye bağırarak Üstâd’ımıza doğru geliyordu. Ben adamı bırakmadım, üzeri fena kokuyordu. Üstâd’ımız ‘Bırak gelsin!’ dedi. Üstâd’ın yanına beraber gittik. Üstâd’ın ellerine sarıldı. Yine: “Hocam beni affet, bana dua et!” dedi.
Hakikaten mübarek Üstâd’ımız da dua etti: “Ya Rab, bu kardeşimizi kurtar!” diyerek başını okşadı ve “İnşaallah kurtulursun!” dedi. Bir ayda adamın eski halinden kurtulduğunu duyduk.O adam tenekecilik yapardı.
Başka bir serhoş hikâyesi
Yine Bayram Ağabey diyor:
“Birgün Sidre’den Üstâd’ımıza su getiriyordum. Akşam namazı olmuştu. O saatte mutlaka kapımız kilitli bulunurdu. Kapıya geldiğimde kapımız açık, kapı girişinde yetmiş seksen yaşlarında iki kadın oturuyor, bir serhoş da merdivenlerden yukarı çıkıyordu. Yetişip serhoşu yakaladım. Serhoşla münakaşamızdan Tahirî, Zübeyr ve Ceylan ağabeyler de geldiler.. Üstâd’ımız odasında akşam namazını kılıyordu.O saatte bekliyen polisler de yoktu. Kapıyı kimin, nasıl açtığına hepimiz hayret ettik.
İhtiyar kadınları dışarı çıkardık. Serhoşu da Üstâd’a anlattık. Üstâdımız da taaccüb etti ve serhoşu kabul etti. şefkatle dua etti ve “ınşaallah kurtulursun!” dedi. Serhoş, merdivenlerden bağıra bağıra hem iniyor, hem de “Baba beni kurtar. baba beni kurtar!” diyordu.
Bir zaman sonra, o serhoş adamın annesiyle teyzesini gördüğümüzde, evlâdlarının kurtulduğunu söylediler. Bize ve Üstâd’a dua ediyorlardı...”(164)
Hazret-i Üstâd’ın bir de ehl-i imanın çocuklarıyla,gençleriyle, yaşlılarıyla, hülâsa her tabaka ve sınıf insanlarıyla muameleleri, gösterilen misallerdeki hadiseler tarzındadır. Bunların binlerce şahidleri. râvileri vardır. Fakat uzatmamak için kısa kesiyoruz.
(162) Son şahitler-2, s: 132.
(163) Son şahitler-2, s: 218.
(164) Son şahitler-1, s: 401.
Üstâd’ı Emirdağ’da ilk ziyaretimde şöyle dediğini duydum: ”Kardeşlerim, ben önce Risale-i Nur talebelerine, sonra muttalibcilere (Eskişehir’li Hilmî Efendinin talebeleri) Sonra da tayyarecilere dua ediyorum...”(163)
Yine Bayram Yüksel Ağabey anlatıyor:
“Bir gün Ayazma’da Üstâdımız arabanın içinde Cevşen okuyordu. Bizler de etrafında ayrı ayrı yerlerde bir şeyler okuyorduk. O anda bir serhoş: ‘Hocam, hocam! Beni affet, bana dua et!’ diye bağırarak Üstâd’ımıza doğru geliyordu. Ben adamı bırakmadım, üzeri fena kokuyordu. Üstâd’ımız ‘Bırak gelsin!’ dedi. Üstâd’ın yanına beraber gittik. Üstâd’ın ellerine sarıldı. Yine: “Hocam beni affet, bana dua et!” dedi.
Hakikaten mübarek Üstâd’ımız da dua etti: “Ya Rab, bu kardeşimizi kurtar!” diyerek başını okşadı ve “İnşaallah kurtulursun!” dedi. Bir ayda adamın eski halinden kurtulduğunu duyduk.O adam tenekecilik yapardı.
Başka bir serhoş hikâyesi
Yine Bayram Ağabey diyor:
“Birgün Sidre’den Üstâd’ımıza su getiriyordum. Akşam namazı olmuştu. O saatte mutlaka kapımız kilitli bulunurdu. Kapıya geldiğimde kapımız açık, kapı girişinde yetmiş seksen yaşlarında iki kadın oturuyor, bir serhoş da merdivenlerden yukarı çıkıyordu. Yetişip serhoşu yakaladım. Serhoşla münakaşamızdan Tahirî, Zübeyr ve Ceylan ağabeyler de geldiler.. Üstâd’ımız odasında akşam namazını kılıyordu.O saatte bekliyen polisler de yoktu. Kapıyı kimin, nasıl açtığına hepimiz hayret ettik.
İhtiyar kadınları dışarı çıkardık. Serhoşu da Üstâd’a anlattık. Üstâdımız da taaccüb etti ve serhoşu kabul etti. şefkatle dua etti ve “ınşaallah kurtulursun!” dedi. Serhoş, merdivenlerden bağıra bağıra hem iniyor, hem de “Baba beni kurtar. baba beni kurtar!” diyordu.
Bir zaman sonra, o serhoş adamın annesiyle teyzesini gördüğümüzde, evlâdlarının kurtulduğunu söylediler. Bize ve Üstâd’a dua ediyorlardı...”(164)
Hazret-i Üstâd’ın bir de ehl-i imanın çocuklarıyla,gençleriyle, yaşlılarıyla, hülâsa her tabaka ve sınıf insanlarıyla muameleleri, gösterilen misallerdeki hadiseler tarzındadır. Bunların binlerce şahidleri. râvileri vardır. Fakat uzatmamak için kısa kesiyoruz.
(162) Son şahitler-2, s: 132.
(163) Son şahitler-2, s: 218.
(164) Son şahitler-1, s: 401.
Yükleniyor...