Sonra bir elini omuzuma, diğer elini mühendis Kemal Oral’ın yüzüne koyarak: “Günde en az bir sahife Risale-i Nur okumak suretiyle âlem-i İslâm’da hasıl olan şirket-i maneviye sevabına dahil olmalı!..demişlerdi.”(160)

EHL-İ İMAN İLE, HUSUSAN ULEMA VE MEŞAYİH İLE UHUVVET MUAMELELERİ

Bu kısmın hadiseleri saymakla bitmez. Üstâd’ın aziz hayatı harika tevazu’ ve mahviyet içinde ehl-i iman ile, hususan ehl-i ilim ile uhuvvet münasebetleri ve samimî ittifak muameleleriyle doludur. Lahika mektuplarındaki bütün düsturlar, ikaz ve irşadlar bu meseleyi gayet açık göstermektedir. Buradaki bir kaç hatırada yer alacak rivayetler, dağdan bir zerre mesabesindedir. İşte şuhuda dayanan ve bizzat müşahede edilen bu kısmın rivayet hadiselerinin bir kaç tanesi şöyledir:

Bayram Yüksel anlattı:

Biz Üstâd’ımıza: ”Üstâd’ım filan kes böyle söyledi“ dediğimizde, ”Siz yanlış anlamışsınız.. O benim dostumdur. O Risale-i Nur’a dosttur. O öyle söylemez. Sen benim kardeşlerimle aramı açacaksın.” derdi.

Bazı yerlerden “Falan hoca Risale-i Nur’un aleyhindedir veya Üstâd’ımızın aleyhindedir” diye mektuplar gelirdi. Bazen gelir şahsen de söylerlerdi. Üstâdımız ise: “O zat, ehl-i ilimdir. Bize dosttur” der söyliyeni sustururdu.

Hatta Konya’dan Nur talebesi iki grup ayrı ayrı gelmişlerdi. Bir grup diğer grubu Üstâd’a şikayet etti. “Tedbirli hareket etmiyorlar, camide ders yapıyorlar” diye...

Diğer grub da bunları şikâyet etti. Üstâd’ımız onlara demişti ki: “Sizin hizmetiniıe ihtiyaç yoktur. Aranızdaki tesanüde ihtiyaç vardır.”(161)

(160) Son şahitler-1, s: 89.

(161) Son şahitler-1, s: 442.

Doktor Tahir Barçın anlatmış:

“Bir defa Mustafa Acet, (Emirdağ’da Üstâd’ın bir iki yıl bazı hizmetlerinde bulundu. Sonra Diyanet Riyasetinde hattatlık yaptı) Emirdağ’ın Pilebyeli köyünün yaşlı hocası olan Hüseyin Efendi ile münakaşa etmişti. Sonra bu münakaşayı Üstâd’a anlatınca; Üstâd çok kızdı ve ’Sen benim kardeşimle aramızı mı açacaksın? O benim kardeşimdir‘ diye Mustafa Acet’i tekdir etmiş ve kulunç değneğiyle onu dövmüştü. Üstâd gıybeti kat’iyen sevmez ve yaptırmazdı.”(162)

Yükleniyor...