“Biz Mısır-Ezher’de okurken, eski şeyh-ül İslamımız Mustafa Sabri Efendi Kâhire’de şehzade Şevket Bey’in evinde kalıyordu. Biz Türk talebeleri haftada, bazen onbeş günde bir ziyaretlerine giderdik. Kendileri de bizi beklerdi.

Bir defasında, herkese memleketlerini sordu. Ben de, Muğla’nın Fethiye kazasının Doğanlar köyünden olduğumu söyledim. Bizim Köy Elmalı’ya yakındı. Elmalı’lı Muhammed Hamdi Efendinin hemşehrisi sayılırdık. Bu vesile ile Mustafa Sabri Efendi, Elmalı’ya hayranlığını izhar etti. Yine böyle bir ziyaret ve sohbet sonunda elini öperek Türkiye’ye izinli gideceğimi söyledim.

Mustafa Sabri Efendi: “Öyle ise, sana üç vazife veriyorum” dedi. Verdiği bu vazifelerden ikisi Kırkağaç Kavunu ile Leblebi idi.

Üçüncü vazife için de şöyle demişti: “şeyh Said-i Nursi’yi göreceksin. Bediüzzamanı ziyaret edip ne kadar talebesinin olduğunu soracaksın. Sana bir rakam verecektir. Bunun üzerine “Neden Türkiye’de bir hareket yapmıyor?

Yükleniyor...