Eskişehir’li Muhyiddin Yürüten anlattı:
“Yarbay Reşad Bey, Konya’daki bir subay arkadaşına Üstâd Bediüzzaman’ı ve mesleğini anlatmış. Fakat arkadaşı kabul etmemiş. Bunun üzerine:
“Gidelim Ladik’li Ahmet Ağaya soralım” diye kararlaştırmışlar ve gitmişler. Ahmed Ağa Üstâdı onlara şu şekilde tarif etmiş:
“Ben onu size nasıl anlatayım ki?.. O bizim gibi herhangi bir tarikat silsilesine bağlı değildir. O ne kutb-ul aktaba ve ne de herhangi bir kutba bağlıdır. O doğrudan doğruya Peygamberimizden (A.S.M.) feyiz alır, ona göre hareket eder. Bir hatıramla Bediüzzaman’ın manevî makamını size anlatmaya çalışayım:
Bir gün Hızır Aleyhisselâm geldi, “Eskişehir’de zelzele olacak, taş üstüne taş kalmıyacak!.. Gel Bediüzzaman’a gidelim ve dua etmesini istiyelim ki, bu zelzele hafif geçsin” dedi.
Beraberce gidip Bediüzzaman’a vaziyeti anlattık. “Haberim var, haberim var!..” dedi. Hızır Aleyhisselâm: “Dağlara gidip dua edelim” dedi. Bediüzzaman: “Ben hastayım, siz dağlara çıkıp dua edin. Ben buradan dua edeceğim” dedi.
Eğer onun duası olmasa idi, Eskişehir’de gerçekten taş üstüne taş kalmazdı” diye anlattı.
Bu sözleri dinliyen Yarbay Reşad Beyin arkadaşı ikna’ olmuş ve Bediüzzaman ve eserlerine tarafdar bir vaziyete girmiştir.”(137)
“Eskişehirli Osman Aydın diyor: Konyalı (Muallim) Mustafa Kırıkçı ile ben, bir gün birlikte Konyannın Ladik Kazasında bulunan büyük Veli Ahmet Ağayı ziyaretettik. Bizim Üstâd’ın yanından geldiğimizi öğrenince, çok sitayışla Bediüzzamandan bahsetti..ve “Ben Hızırla (A.S.) yüz sene hizmet etsem, yine Bediüzzaman’ın mertebesine yetişemem” demişlerdi. (Bkz Son şahitler -4. Sh. 29)
“Yarbay Reşad Bey, Konya’daki bir subay arkadaşına Üstâd Bediüzzaman’ı ve mesleğini anlatmış. Fakat arkadaşı kabul etmemiş. Bunun üzerine:
“Gidelim Ladik’li Ahmet Ağaya soralım” diye kararlaştırmışlar ve gitmişler. Ahmed Ağa Üstâdı onlara şu şekilde tarif etmiş:
“Ben onu size nasıl anlatayım ki?.. O bizim gibi herhangi bir tarikat silsilesine bağlı değildir. O ne kutb-ul aktaba ve ne de herhangi bir kutba bağlıdır. O doğrudan doğruya Peygamberimizden (A.S.M.) feyiz alır, ona göre hareket eder. Bir hatıramla Bediüzzaman’ın manevî makamını size anlatmaya çalışayım:
Bir gün Hızır Aleyhisselâm geldi, “Eskişehir’de zelzele olacak, taş üstüne taş kalmıyacak!.. Gel Bediüzzaman’a gidelim ve dua etmesini istiyelim ki, bu zelzele hafif geçsin” dedi.
Beraberce gidip Bediüzzaman’a vaziyeti anlattık. “Haberim var, haberim var!..” dedi. Hızır Aleyhisselâm: “Dağlara gidip dua edelim” dedi. Bediüzzaman: “Ben hastayım, siz dağlara çıkıp dua edin. Ben buradan dua edeceğim” dedi.
Eğer onun duası olmasa idi, Eskişehir’de gerçekten taş üstüne taş kalmazdı” diye anlattı.
Bu sözleri dinliyen Yarbay Reşad Beyin arkadaşı ikna’ olmuş ve Bediüzzaman ve eserlerine tarafdar bir vaziyete girmiştir.”(137)
“Eskişehirli Osman Aydın diyor: Konyalı (Muallim) Mustafa Kırıkçı ile ben, bir gün birlikte Konyannın Ladik Kazasında bulunan büyük Veli Ahmet Ağayı ziyaretettik. Bizim Üstâd’ın yanından geldiğimizi öğrenince, çok sitayışla Bediüzzamandan bahsetti..ve “Ben Hızırla (A.S.) yüz sene hizmet etsem, yine Bediüzzaman’ın mertebesine yetişemem” demişlerdi. (Bkz Son şahitler -4. Sh. 29)
Yükleniyor...