GÜMÜŞHANE MEBUSU EKREM OCAKLI’DAN GELEN
BİR HATIRA
12.2.1988 Cuma günü İstanbul’daki evinde ziyaret ettiğimiz Vahideddin Karaçorlu’nun bizzat dinlemiş olduğu bir hadiseyi cemaat huzurunda şöyle anlattı:
“Ben eski DP Milletvekili Ekrem Ocaklı’dan şöyle bir hatıra dinledim , dedi ki: “Ben ve Muş Milletvekili Gıyaseddin Emre Üstâd’ın ziyaretine gitmiştik. Yolda giderken Üstâd’dan bir çok sualler soracağımızı konuşmuştuk. Yanına girdiğimizde adeta zihinlerimiz boşandı gibi hiç bir sual hatırımıza gelmedi. Fakat az sonra Hazret-i Üstâd karyolasında doğrulup oturdu ve yolda konuştuğumuz suallerimize tek tek cevab verdi. 1957 seçiminden sonra bazı sebeblerden dolayı ben DP’den istifa etmeyi düşünüyordum. Gıyaseddin Emre ise, mütereddit idi. Üstâd bizimle konuşurken, bir ara Gıvaseddin’e: “Sen de Ekrem’in arkasından git” demişti.
(133) Küçük Müntehap Dosya sıra no: 4
Ayrılacağımız sırada ben eğilerek Üstâd’ın ayaklarını öpmek istedim. Fakat Üstâd omuzumdan bir tutunca, sanki vücudumda can kalmadı gibi dona kaldım. Eğilip öpemedim. Sonra bizi kapıya kadar yolculadı. Tam ayrılacağımız sırada Üstâd elini şöyle bir uzattı, gözümle gördüm: Bir kutu şeker şap diye Üstâd’ın eline yapıştı. Kutuyu açtı, bize ikram etti. Gıyaseddin bir kaç tane aldı. Ben ise, nezaket yapıyorum diye az aldım. Bir tanesini yedim. Bir tanesini de valideme götürdüm. Yediğim o şekerin lezzetini hayatımda hiç tatmamıştım. Üstâd bize şekeri ikram ettiği sırada: “Kusura bakmayın, başka ikram edecek bir şeyim yoktur. Bu şeker de bana Medine’den hediye gelmişti” dedi.
Ayrıldık. Ben DP’den istifa ettim. Fakat Giyaseddin etmedi. 1960 İhtilâlinde onu da Yassıada’ya gönderdiler. Ben ise kurtuldum.”
Barlalı Bahri Çağlar Kanalıyla gelenbir rivayet:
“Bir gün Üstâd hz.leri, yanında şamlı Hafız Tevfik olduğu halde,mezarlığın Kenarından geçiyorlarmış.Üstâd Hafız Tevfike demişki: ”şurada yatan bir zat var, beni geceleri rahatsız ediyor.. Hele kazın şurayı...” Kazıyorlar bir mezar taşı çıkıyor ve 200 sene evvel defnedildiği anlaşılıyor.
Halbuki orası düm-düz bir yer imiş. Mezar olduğuna dair hiç bir alamet yokmuş...”
(Son şahitler-5, sh. 77)
BİR HATIRA
12.2.1988 Cuma günü İstanbul’daki evinde ziyaret ettiğimiz Vahideddin Karaçorlu’nun bizzat dinlemiş olduğu bir hadiseyi cemaat huzurunda şöyle anlattı:
“Ben eski DP Milletvekili Ekrem Ocaklı’dan şöyle bir hatıra dinledim , dedi ki: “Ben ve Muş Milletvekili Gıyaseddin Emre Üstâd’ın ziyaretine gitmiştik. Yolda giderken Üstâd’dan bir çok sualler soracağımızı konuşmuştuk. Yanına girdiğimizde adeta zihinlerimiz boşandı gibi hiç bir sual hatırımıza gelmedi. Fakat az sonra Hazret-i Üstâd karyolasında doğrulup oturdu ve yolda konuştuğumuz suallerimize tek tek cevab verdi. 1957 seçiminden sonra bazı sebeblerden dolayı ben DP’den istifa etmeyi düşünüyordum. Gıyaseddin Emre ise, mütereddit idi. Üstâd bizimle konuşurken, bir ara Gıvaseddin’e: “Sen de Ekrem’in arkasından git” demişti.
(133) Küçük Müntehap Dosya sıra no: 4
Ayrılacağımız sırada ben eğilerek Üstâd’ın ayaklarını öpmek istedim. Fakat Üstâd omuzumdan bir tutunca, sanki vücudumda can kalmadı gibi dona kaldım. Eğilip öpemedim. Sonra bizi kapıya kadar yolculadı. Tam ayrılacağımız sırada Üstâd elini şöyle bir uzattı, gözümle gördüm: Bir kutu şeker şap diye Üstâd’ın eline yapıştı. Kutuyu açtı, bize ikram etti. Gıyaseddin bir kaç tane aldı. Ben ise, nezaket yapıyorum diye az aldım. Bir tanesini yedim. Bir tanesini de valideme götürdüm. Yediğim o şekerin lezzetini hayatımda hiç tatmamıştım. Üstâd bize şekeri ikram ettiği sırada: “Kusura bakmayın, başka ikram edecek bir şeyim yoktur. Bu şeker de bana Medine’den hediye gelmişti” dedi.
Ayrıldık. Ben DP’den istifa ettim. Fakat Giyaseddin etmedi. 1960 İhtilâlinde onu da Yassıada’ya gönderdiler. Ben ise kurtuldum.”
Barlalı Bahri Çağlar Kanalıyla gelenbir rivayet:
“Bir gün Üstâd hz.leri, yanında şamlı Hafız Tevfik olduğu halde,mezarlığın Kenarından geçiyorlarmış.Üstâd Hafız Tevfike demişki: ”şurada yatan bir zat var, beni geceleri rahatsız ediyor.. Hele kazın şurayı...” Kazıyorlar bir mezar taşı çıkıyor ve 200 sene evvel defnedildiği anlaşılıyor.
Halbuki orası düm-düz bir yer imiş. Mezar olduğuna dair hiç bir alamet yokmuş...”
(Son şahitler-5, sh. 77)
Yükleniyor...