- Hastalığım ve Üstâd’ın muamelesi
Eve, Adıyaman’a döndüm. Kendime bir ev yaptırdım. Dükkân işi vesaire derken, hastalandım. Çok zaif düştüm. Annem de hasta idi. Bir ara annemi Adana’ya doktora götürdüm. Aynaya verdirdim. Bu arada kendimi de aynada baktırdım. Doktor bana, senin akciğerinde büyük bir yara var. Hastasın dedi.
Doktorun bu sözü üzerine daha da çok hastalandım ve gerçekten hasta düştüm ve her gün biraz takatten düşmeye başladım. Konu-komşu herkes bana ta’n ediyor “Neden iyi bir doktora gitmiyorsun?” diyorlardı.
Ben 1954 sonu İstanbul’a ticari iş için gidiyordum. İstanbul’a gitmişken, Isparta’ya da uğrayayım, Üstâd’ı ziyaret edeyim, öyle İstanbul’a gideyim dedim ve Isparta’ya gittim. Üstâd’ımızın ziyaretine vardım. Bayram Ağabey ile birlikte Üstâd’ın huzuruna girdik. Ben bir şey demeden Üstâd Hazretleri çok telâşlı şekilde: “Bu kardeşimi kim evhamlandırmış?” dedi. Halbuki ben hastalık hakkında herhangi bir şey anlatmış değildim. Sonra bana dönerek: “Sana bu evhamları veren doktorun ismi nedir?” dedi.
Ben, ismini unutmuşum, bilmiyorum efendim dedim. Üstâd: “Yok kardeşim, senin hiç bir şeyin yok! Dön eve git!” dedi. Fakat az sonra Üstâd bana: “İstanbul’dan döndüğünde arkadaşlara selâm söylersiniz” dedi.
Ben Üstâd’ın yanından ayrıldıktan sonra, Tren istasyonuna geldim. Bileti alırken, Gölbaşı diyeceğim yerde, Haydarpaşa demişim. Bileti aldım ve trene bindim. Trene bindikten sonra, kendi kendime sitem ettim. Neden Üstâd’ın ilk emrini “Eve dön emrini” yerine getirmedim diyerek kendi kendime konuşup durdum. Giderken yolda kararımı verdim ve Afyon’da iner inmez Adıyaman’a dönerim dedim. Soranlara da, en büyük bir doktora muayene olduğumu, hiç bir şeyimin olmadığını söylerim. Fakat Afyon’da ben trende uyuya kalmışım. Tren Afyon’u geçmiş.. Ne ise Eskişehir’de iner, dönerim dedim.
Eskişehir’e geldik, orada trenden indim. Geri dönmek üzere biletimin üstünü geri aldım ve Adıyaman’a doğru giden trene bindim. Gölbaşı’na geldiğimde, hastalığım hiç kalmamış gibi bir hafiflik ve ferahlık hissettim. Hatta orada namazımı kıldığımda, sair zamanlarda eğildiğim zaman belimdeki ağrı da yoktu.
Adıyaman’a geldim, soranlara: “Ben en meşhur bir doktora muayene oldum. Senin hiç bir şeyin yok dedi” diyordum.
Bu arada, Ramazanın onbeşinde annem vefat etti. Yine biraz rahatsızlık hissetmeye başladım. Bir sene böyle geçti. Bu sene içinde önceleri çok zaifken, anormal şekilde bir hastalık şişmanlığı bana geldi. Yine konu komşu
Eve, Adıyaman’a döndüm. Kendime bir ev yaptırdım. Dükkân işi vesaire derken, hastalandım. Çok zaif düştüm. Annem de hasta idi. Bir ara annemi Adana’ya doktora götürdüm. Aynaya verdirdim. Bu arada kendimi de aynada baktırdım. Doktor bana, senin akciğerinde büyük bir yara var. Hastasın dedi.
Doktorun bu sözü üzerine daha da çok hastalandım ve gerçekten hasta düştüm ve her gün biraz takatten düşmeye başladım. Konu-komşu herkes bana ta’n ediyor “Neden iyi bir doktora gitmiyorsun?” diyorlardı.
Ben 1954 sonu İstanbul’a ticari iş için gidiyordum. İstanbul’a gitmişken, Isparta’ya da uğrayayım, Üstâd’ı ziyaret edeyim, öyle İstanbul’a gideyim dedim ve Isparta’ya gittim. Üstâd’ımızın ziyaretine vardım. Bayram Ağabey ile birlikte Üstâd’ın huzuruna girdik. Ben bir şey demeden Üstâd Hazretleri çok telâşlı şekilde: “Bu kardeşimi kim evhamlandırmış?” dedi. Halbuki ben hastalık hakkında herhangi bir şey anlatmış değildim. Sonra bana dönerek: “Sana bu evhamları veren doktorun ismi nedir?” dedi.
Ben, ismini unutmuşum, bilmiyorum efendim dedim. Üstâd: “Yok kardeşim, senin hiç bir şeyin yok! Dön eve git!” dedi. Fakat az sonra Üstâd bana: “İstanbul’dan döndüğünde arkadaşlara selâm söylersiniz” dedi.
Ben Üstâd’ın yanından ayrıldıktan sonra, Tren istasyonuna geldim. Bileti alırken, Gölbaşı diyeceğim yerde, Haydarpaşa demişim. Bileti aldım ve trene bindim. Trene bindikten sonra, kendi kendime sitem ettim. Neden Üstâd’ın ilk emrini “Eve dön emrini” yerine getirmedim diyerek kendi kendime konuşup durdum. Giderken yolda kararımı verdim ve Afyon’da iner inmez Adıyaman’a dönerim dedim. Soranlara da, en büyük bir doktora muayene olduğumu, hiç bir şeyimin olmadığını söylerim. Fakat Afyon’da ben trende uyuya kalmışım. Tren Afyon’u geçmiş.. Ne ise Eskişehir’de iner, dönerim dedim.
Eskişehir’e geldik, orada trenden indim. Geri dönmek üzere biletimin üstünü geri aldım ve Adıyaman’a doğru giden trene bindim. Gölbaşı’na geldiğimde, hastalığım hiç kalmamış gibi bir hafiflik ve ferahlık hissettim. Hatta orada namazımı kıldığımda, sair zamanlarda eğildiğim zaman belimdeki ağrı da yoktu.
Adıyaman’a geldim, soranlara: “Ben en meşhur bir doktora muayene oldum. Senin hiç bir şeyin yok dedi” diyordum.
Bu arada, Ramazanın onbeşinde annem vefat etti. Yine biraz rahatsızlık hissetmeye başladım. Bir sene böyle geçti. Bu sene içinde önceleri çok zaifken, anormal şekilde bir hastalık şişmanlığı bana geldi. Yine konu komşu
Yükleniyor...