İSTİKBALE AİT BAZI MÜJDELİ İHBARLAR HAKKINDA
İnebolu’lu Merhum Selâhaddin Çelebi anlatmış:
“Üstâd’ı ziyaretimin birinde, Ayasofya hakkındaki düşüncelerini sormuştum. “Keçel-i keçel!” diye güldü. Sonra birden ciddileşerek: “Ayasofya Hıristiyanlığın İslâmiyete devir ve tesliminin bir âbidesidir. Bunun için kilise iken, Câmi’ olmuştur. Elbette tekrar camiye çevrilecektir.” dedi”(117)
Rize’nin Pazar kazasından Mehmet Emin Birinci diyor ki:
“1960 yılı başlarında, İzmir’de cereyan eden bir mahkemeden sonra, Isparta’ya Üstâd’ımızın ziyaretine gidiyorduk. Beraberimde Avukat Bekir Berk, Ahmet Aytimur, Said Özdemir, Mustafa Birlik, Doktor Es’ad Keşşafoğlu vardı. Bizi hilâf-ı adet sahur zamanında ziyaretine kabul etti. Bize ümit ve şevk verici sözler söyledi.. ve “Risale-i Nur’un ehl-i dalâlete galib geldiğini, hizmet-i imaniyenin her tarafta yapılmakta” olduğunu beyan buyurdular.. Ve ilâve ederek: “Korkmayın, muvaffak olacaksınız. Bu avukatınız da size yardım etsin...”(118)
Vanlı Selâhaddin Akyıl diyor ki:
“Bizim Van gazetesi sahibi İlyas Kitapçı 1957 seçimlerinden sonra Üstâd’ın ziyaretine gitmişti. Van’da bu seçimde CHP kazanmıştı. Üstâd “Ben Van’lılara küsmüşüm” demiş.. İlyas Kitapçı da: “Üstâd’ım bunu dışardan gelen memurlar kazandırdı” demiş. Bunun üzerine Üstâd karyolasından kalkarak: “Ben onların bellerini kırdım. Onlar bundan sonra düzeltemezler” demiş. Daha sonraları Üstâd’ın ziyaretine gidenler, mesela Çaycı Emin Ağabey, aynı bu sözleri Üstâd’dan dinlemişlerdi.”(119)
Üstâd’ın evlâd-ı manevîsi ve halis talebesi Abdullah Yeğin Ağabey diyor ki:
“Hazret-i Üstâd Urfa’ya geldiği gün çok rahatsızdı. Kollarına geçip ıpek Palas oteline çıkardık. Ertesi günü Üstâd biraz iyileşir gibi oldu. Odasına girdiğimde, bana hitaben: “Hiç merak etme! Küfür ölmüştür. Bundan sonra birşey yapamazlar” diyordu. Elimi bırakmak istemiyor, Urfa’nın ehemmiyetinden bahisle Urfa’lıların İslâmiyete olan hizmetlerinin ehemmiyetinden anlatıyordu. Urfa’nın Türk, Arap, Kürt gibi Müslüman kardeşleri birleştirmeye vesile olacağından bahsediyordu...”(120)
İnebolu’lu Merhum Selâhaddin Çelebi anlatmış:
“Üstâd’ı ziyaretimin birinde, Ayasofya hakkındaki düşüncelerini sormuştum. “Keçel-i keçel!” diye güldü. Sonra birden ciddileşerek: “Ayasofya Hıristiyanlığın İslâmiyete devir ve tesliminin bir âbidesidir. Bunun için kilise iken, Câmi’ olmuştur. Elbette tekrar camiye çevrilecektir.” dedi”(117)
Rize’nin Pazar kazasından Mehmet Emin Birinci diyor ki:
“1960 yılı başlarında, İzmir’de cereyan eden bir mahkemeden sonra, Isparta’ya Üstâd’ımızın ziyaretine gidiyorduk. Beraberimde Avukat Bekir Berk, Ahmet Aytimur, Said Özdemir, Mustafa Birlik, Doktor Es’ad Keşşafoğlu vardı. Bizi hilâf-ı adet sahur zamanında ziyaretine kabul etti. Bize ümit ve şevk verici sözler söyledi.. ve “Risale-i Nur’un ehl-i dalâlete galib geldiğini, hizmet-i imaniyenin her tarafta yapılmakta” olduğunu beyan buyurdular.. Ve ilâve ederek: “Korkmayın, muvaffak olacaksınız. Bu avukatınız da size yardım etsin...”(118)
Vanlı Selâhaddin Akyıl diyor ki:
“Bizim Van gazetesi sahibi İlyas Kitapçı 1957 seçimlerinden sonra Üstâd’ın ziyaretine gitmişti. Van’da bu seçimde CHP kazanmıştı. Üstâd “Ben Van’lılara küsmüşüm” demiş.. İlyas Kitapçı da: “Üstâd’ım bunu dışardan gelen memurlar kazandırdı” demiş. Bunun üzerine Üstâd karyolasından kalkarak: “Ben onların bellerini kırdım. Onlar bundan sonra düzeltemezler” demiş. Daha sonraları Üstâd’ın ziyaretine gidenler, mesela Çaycı Emin Ağabey, aynı bu sözleri Üstâd’dan dinlemişlerdi.”(119)
Üstâd’ın evlâd-ı manevîsi ve halis talebesi Abdullah Yeğin Ağabey diyor ki:
“Hazret-i Üstâd Urfa’ya geldiği gün çok rahatsızdı. Kollarına geçip ıpek Palas oteline çıkardık. Ertesi günü Üstâd biraz iyileşir gibi oldu. Odasına girdiğimde, bana hitaben: “Hiç merak etme! Küfür ölmüştür. Bundan sonra birşey yapamazlar” diyordu. Elimi bırakmak istemiyor, Urfa’nın ehemmiyetinden bahisle Urfa’lıların İslâmiyete olan hizmetlerinin ehemmiyetinden anlatıyordu. Urfa’nın Türk, Arap, Kürt gibi Müslüman kardeşleri birleştirmeye vesile olacağından bahsediyordu...”(120)
Yükleniyor...