kişi tevkif edildiğini sordu. Ben 9 kişi tevkif edildiğini söyledim.

Bunu duyan Hz. Üstâd, birden fırlar gibi yatağından doğruldu ve “9 kişinin tevkifıne ne lüzum var? bir kişi kalsa yeter” diyerek bağırdı.

Biraz sonra bana: “Hapistekilere selam söyle. ıki kişi kalsın yeter” diyerek, bana bir paket verdi. “Bunu hapisteki talebelerime götür” dedi.

Isparta’dan döndüm, hapishaneye gittim. Paketi teslim ettim ve Üstâdımızın söylediklerini aktardım. Üstâd’ın bu haberi üzerine Dr. Sadullah bey: “Bizim yedi kişimiz tahliye olacak, iki kişi kalacak öyle ise...” dedi.

Duruşma günü oldu. Birgün sonra, “Bugün” gazetesi: “Nurculardan 8 kişi tahliye oldu” diye yazıyordu. Meğer birisinin tahliyesi yanlışlıkla olmuş. Bir ay sonra, yanlışlıkla tahliye olan Nur talebesi kendisi müracaat ederek, geri hapishaneye dönmüştü. Böylece Üstâdımızın her iki ihbarı da doğru çıkmıştı.”

Aslen Romanya’lı, İstanbul’da oturur Radyocu Ali Efendi anlattı:

(Sümbül Efendi semtindeki evinin üst katında 18.11.984 günü sabah namazından sonra anlatmıştı)

“Bana Risale-i Nurları tanıtan ve veren Denizli-Buldanlı Remzi veya onun arkadaşı Buldanlı -şimdi İstanbul’da oturur- Emin Hoca anlattı:

“Biz Üstâd’ın ziyaretine, Isparta’ya gitmiştik. Kapısına vardık, çaldık. Bir talebesi çıktı -Galiba Bayram Ağabey idi- Üstâdı sorduk, ziyaret etmek istediğimizi söyledik. Kapıyı açan talebe: “Üstâdımız az önce çıkıp bir tarafa gitti” sözünü söyleyince; arkadaşım Remzi Efendi şok geçirircesine iki eliyle kafasını tutarak “Aman Anam yandım!..” diye bağırdı ve olduğu yerde oturdu.

Gelelim Üstâd’a: Üstâd Hazretleri ise, teneffüs için şehir haricine çıkmışken, birdenbire hiç münasebet ve sebeb yokken, şoförüne: “Eve dönelim, işimiz var” diyor ve az sonra henüz Emin Hoca ile Remzi Efendi Üstâd’ın kapısında iken, Üstâd’ın arabasının gelip yanaştığını görürler. Üstâd arabadan inmeden, elini Remzi Efendiye uzatıyor ve “Kardeşim seni kardeşliğe kabul ettim.” Emin Hocaya da: “Siz hoş gelmişsiniz!” diyor ve “Kardeşlerim kusura bakmayın” diyerek geri dönüp gidiyor.”

Radyocu Ali Efendi’nin anlattığı bu hatırayı bizimle beraber dinliyen Urfa’lı Salih Dedeoğlu, M. Ziya Cambazlar ve diğer Sünbül Efendi Cemaatı da mevcuttu.

Yine Üstâd’ın hizmetkârı Bayram Yüksel Ağabey anlattı:

“Biz Üstâdımızla Isparta’dan Barla’ya, Barla’dan Isparta’ya gidip geldiğimizde, şimdiki Isparta’nın ovasını suluyan, Barla gölünden su çeken su tesislerinin yapıldığı

Yükleniyor...