Biz bunu anlatınca, hanın müşterilerinden tahminen 30 yaşlarında birisi”Bediüzzaman mı?” Dedi: Evet,dedik.”Bakınız, Bediüzzaman Hoca ile aramızda geçen bir hatırramı anlatayım size”dedi.Handaki bütün müşteriler beraber dinmlemeğe başladık. Dediki:”Ben bir kamyon şöförüyüm, bir gün yanıma tanımadığım 3 kişi geldi.. Bana dedilerki: “Bediüzzaman diye memleketimizde fevkalade zararlı bir alim var.Taksi ile dolaşıyor. Sana elli bin lira veririm. Yed-i emine parayı teslim ederim.. Sen kamyonunla buna Çarp, kaza süsü ver ve öldür, bu parayı yed-i eminden al.”Ve Hocanın arbasının plaka numarasını verdiler. Ayrıca bana yardımcı olacaklarını da söylediler..Ben teklifi kabul ettim.. Ve nihayet yola çıktım.Taksinin karşı tarafdan geleceğini söylediler.. Gidiyorum gözüm önce arbanın renginde.. renk uyarsa, önündeki yazılı plaka numarasına bakacağım.. Bir baktım taksi sağa yanaştı ve durdu.ıçinden bir geç indi, sola geçti, yani önüme el kaldırdı.Bende durdum. ”Ne o!..” dedim. ”Seni Hoca Efendi çağırıyor”dedi. ındim,taksinin camından başını çıkarmış,bana dediki:
“Oğlum, ben memlekette zararlı bir hoca değilim, sana yanlış bilgi vermişler, niyetinden vazgeç.”dedi.
Ben o anda,Hocaya öyle ısındım ki, tarif edemem.Bana para teklif eden o üç kişi o anda orada olsa idiler, tereddütsüz, onları öldürürdüm.”dedi.Ve şunuda ilave etti:”Bu hadiseyi ben, başkasından duymuş değil, bizzat kendim yaşadım. ıster inanın, ister inanmayın “dedi.
Musa Yukarı kardeşimiz derki”Bunu üçünüzle beraberce handaki bütün adamlarda dinlediler.Ancak ben o arkadaşın isim ve adresini almadığım için halen üzgürüm.”
Konya-Ereğli Kazası, Divaz Köyünden Ali Tâyyar’ın anlattıkları:
(14/4/1988 Perşembe günü Ereğli’deki dükkânında ziyaret ettiğimizde demişti ki):
“Ben Risale-i Nuru ve Üstâdımızın ismini 1955’te Diyarbakır’da askerliğim sırasında duymuş ve aynı sene içinde terhis olup, Konyalı Câmi’ ımamı Hüsmen Duran ile birlikte Hz. Üstâd’ın ziyaretine gitmiştik. Bu tarihten itibaren her sene Üstâdımızı Isparta ve Emirdağ’da ziyaret ediyordum.
Bu ziyaretlerim içinde, bana göre en mühim ve her zaman onu hatırladıkça gözlerimin yaşardığı hatıra şöyledir:
1959’da Konya’da vali Cemil Keleşoğlu’nun marifetiyle Nur talebelerinden Dr. Sadullah Nutku, Hüsmen Duran, Mustafa Kırıkçı, Said Gecegezen, Hasan Nevruz, Hasan İlkbahar ve arkadaşları 9 Nur talebesinin tevkif edilme hadisesinden sonra, yine Üstâdımızın ziyaretine, Isparta’ya gitmiştik. Hz.Üstâd yatağına uzanmış hasta idi. Konyada tevkif hadisesini ve kaç
“Oğlum, ben memlekette zararlı bir hoca değilim, sana yanlış bilgi vermişler, niyetinden vazgeç.”dedi.
Ben o anda,Hocaya öyle ısındım ki, tarif edemem.Bana para teklif eden o üç kişi o anda orada olsa idiler, tereddütsüz, onları öldürürdüm.”dedi.Ve şunuda ilave etti:”Bu hadiseyi ben, başkasından duymuş değil, bizzat kendim yaşadım. ıster inanın, ister inanmayın “dedi.
Musa Yukarı kardeşimiz derki”Bunu üçünüzle beraberce handaki bütün adamlarda dinlediler.Ancak ben o arkadaşın isim ve adresini almadığım için halen üzgürüm.”
Konya-Ereğli Kazası, Divaz Köyünden Ali Tâyyar’ın anlattıkları:
(14/4/1988 Perşembe günü Ereğli’deki dükkânında ziyaret ettiğimizde demişti ki):
“Ben Risale-i Nuru ve Üstâdımızın ismini 1955’te Diyarbakır’da askerliğim sırasında duymuş ve aynı sene içinde terhis olup, Konyalı Câmi’ ımamı Hüsmen Duran ile birlikte Hz. Üstâd’ın ziyaretine gitmiştik. Bu tarihten itibaren her sene Üstâdımızı Isparta ve Emirdağ’da ziyaret ediyordum.
Bu ziyaretlerim içinde, bana göre en mühim ve her zaman onu hatırladıkça gözlerimin yaşardığı hatıra şöyledir:
1959’da Konya’da vali Cemil Keleşoğlu’nun marifetiyle Nur talebelerinden Dr. Sadullah Nutku, Hüsmen Duran, Mustafa Kırıkçı, Said Gecegezen, Hasan Nevruz, Hasan İlkbahar ve arkadaşları 9 Nur talebesinin tevkif edilme hadisesinden sonra, yine Üstâdımızın ziyaretine, Isparta’ya gitmiştik. Hz.Üstâd yatağına uzanmış hasta idi. Konyada tevkif hadisesini ve kaç
Yükleniyor...