Üstâd’ın hizmetkârlarından Bayram Yüksel anlattı:

“Bir gün Üstâdımızla Isparta’nın Kirazlı Dere’ye doğru (106)gezmeye çıkmıştık. Üstâd Hazretleri bir yere oturdu. Zübeyr Ağabeyle Ceylan’a çay yapmalarını emretti. Ben de şemsiyesini başına tutmuş, yanında oturmuştum. Üstâd evradını okuyordu. Bir ara kalbimden geçti: “Sonumuz ne olacak, hep böyle mi devam edecek?” diye bir vesvese tarzında nefsim beni meşgul ederken, Üstâd tam o anda pat diye bir tokat bana patlattı ve “Korkma sonun iyi olacak!” dedi.

(103) Son şahitler-1 S: 119

(104) Hususi hatıra defteri sıra No: 17

(105) Hususi hatıra defteri sıra No: 7

(106) Şahiner’in kaydında “Ağlasun dağlarına gitmiştik” şeklindedir. A.B.

Elhamdülillah hakikaten Üstâd’ımızın duaları sayesinde hiç bir şeye dünyada muhtaç olmadım”(107)

Yine Mustafa Türkmenoğlu anlattı:

“Bir gün Üstâd’ın yanında Yirmiüçüncü Söz’deki Tünel meselesi okunurken, Üstâd: “Kardeşim bu hayal değil, hakikattır” dedi. Ben ise, tam o esnada aklımda o meseleyi düşünüyordum. Benim duyguma ben sormadan Üstâd cevab vermişti.”(108)

Yine Sungur Ağabey anlattı: Bir gün biz Üstâd’ımızla birlikte Emirdağ’da Keçiler bey tarafına giderken, ben biraz geri kalarak bir abdest aldım, güzel bir bahar günüydü. Meyvenin altıncı meselesinden biraz okuduktan sonra, Üstâd’ımızın yanına vardığımda bana, benim Meyve Risalesinin altıncı meselesini okuduğumu iş’ar buyurdular.”(109)

Yine Mustafa Sungur Ağabeyden:

“Üstâd’ımızın yanında bulunduğum bir günde, Üstâd kendi odasından çıkıp odamıza girdi ve yanıma doğru geliyordu. Ben de güya Üstâd beni boş oturuyor görmesin diye bir şeyler yazmaya başladım. Üstâd yanıma geldi. Azıcık oturdu. Tabiî ki ben çok büyük bir hırsla Üstâd’la oturmayı arzu ediyordum. Birden Üstâd: “Sungur’umu fazla meşgul etmiyeyim” diyerek kalktı gitti. Ben kendi kendime: “Vay aptal, sen kalbinde o hırsı göstermeseydin, belki Üstâd yanında biraz daha kalırdı” dedim”(110)

Av. Gültekinden gelen hatıra

Antalya’lı Avukat Gültekin Sarıgül, Çaldıran’lı Taceddin’den (şimdi Antalya’da oturur) naklen anlattığı ve Muradiyeli Kâmil Acar’ın teyid ettiği hadisedir: (Gültekin Bey bu rivayeti, Ankara’da Hüseyin Gündaş ve Mehmet Kurdoğlu’nun da

Yükleniyor...