Hazret-i Üstâd’ın ziyaretine kabul edemediği kimseler içinde bazen mühim ve meşhur şahsiyetler, hatta ünlü alimler de bulunabiliyordu. Bu durum bazılarınca, güya bu işi, yani bazen ziyaret ettirmemeyi Üstâd’ın hizmetkâr ve talebelerinden biliyorlardı. Hatta bazı ünlü zevat, Üstâd’ın hizmetkârlarını ittiham edici dedikodularda da bulunabilmişlerdi. Bunun üzerine hem Hazret-i Üstâd, hem de onun hizmetkârları yine onun emri ve malûmatı dahilinde bu meseleyi açıklayıcı bazı yazılar neşrettiler. İşte zaman zaman yazılıp neşredilen ve lahikalar dizisine dercedilmiş olan mektup ve yazıların sırasıyla durumu şöyledir: (Bunlar sadece 1950’den sonraki yazılardır. Ondan önce de Barla’da, Emirdağ’da benzeri yazılar yazılmıştır.)
BİRİNCİ YAZI: 7.11.951’de yazılıp neşredilen Üstâd’ın şu yazısıdır:
“Ziyaret etmek ve görüşmek istiyenler bu mektubu görsün ve görüşmediğimden gücenmesin:
şimdilik görüşmediğimin üç sebebi var:(96)
Birincisi: Mahkemelere gitmemek için doktorlar rapor(97) vermişler ki; Bunun (Said’in) insanlarla görüşmeye tahammülü yoktur. Raporu tekzib etmemek için şimdilik sabretmek lâzım.
İkincisi: Yirmi yedi senedir ehl-i siyaset beni tazyik ediyor. Bir bahaneleri de “İnsanları başına topluyor” diyorlar. Ben de bu yeni mübarek Eskişehir’e geldim, resmî adamları o eski asılsız vehme ve bahaneye düşürtmemek için şimdilik zaruretsiz görüşmüyorum.
Üçüncüsü: Yirmi sekiz senedir mütemadiyen tarassud ve tecessüs ile halkları benden ürkütmek, hatta hapislerimde tecrid-i mutlakta bıraktıkları için, insanlarla görüşmekten bana sıkıntı geldi.
(96) Mektubun başında üç sebep göstereceğini yazmışken, bir hikmete binaen bunları altıya çıkarmıştır. A.B.
(97) Hazret-i Üstâd hem Gençlik Rehberi mahkemesine, hem Samsun mahkemesine gitmemek için Emirdağ, Eskişehir ve İstanbul’dan müteaddit doktor raporları aldı. Amma Gençlik Rehberi mahkemesine ve ayrıca Samsun mahkemesine gitmek üzere İstanbul’a gitmeye mecbur kalmıştı. A.B.
Dördüncüsü: Otuz beş senedir Euzübillahi mineşşeytani vessiyaseti diye hayat-ı içtimaiyeye, hususan hayat-ı siyasiyeye mümkin olduğu kadar karışmamak, bakmamak bir düstur-u hayatım olduğundan, insanlarla dünyevî sohbetlerden sıkılıyordum. Yalnız imânâ ve hakikata ait bir sohbet-i ilmiye edebilirdim. Yoksa bana sıkıntı veriyor.
Beşincisi: Benimle görüşenler benim haddimden ziyade hüsn-ü zan etmek bana ağır geliyor. Cenab-ı Hakk’a şükür, kendimi beğenmiyorum.
BİRİNCİ YAZI: 7.11.951’de yazılıp neşredilen Üstâd’ın şu yazısıdır:
“Ziyaret etmek ve görüşmek istiyenler bu mektubu görsün ve görüşmediğimden gücenmesin:
şimdilik görüşmediğimin üç sebebi var:(96)
Birincisi: Mahkemelere gitmemek için doktorlar rapor(97) vermişler ki; Bunun (Said’in) insanlarla görüşmeye tahammülü yoktur. Raporu tekzib etmemek için şimdilik sabretmek lâzım.
İkincisi: Yirmi yedi senedir ehl-i siyaset beni tazyik ediyor. Bir bahaneleri de “İnsanları başına topluyor” diyorlar. Ben de bu yeni mübarek Eskişehir’e geldim, resmî adamları o eski asılsız vehme ve bahaneye düşürtmemek için şimdilik zaruretsiz görüşmüyorum.
Üçüncüsü: Yirmi sekiz senedir mütemadiyen tarassud ve tecessüs ile halkları benden ürkütmek, hatta hapislerimde tecrid-i mutlakta bıraktıkları için, insanlarla görüşmekten bana sıkıntı geldi.
(96) Mektubun başında üç sebep göstereceğini yazmışken, bir hikmete binaen bunları altıya çıkarmıştır. A.B.
(97) Hazret-i Üstâd hem Gençlik Rehberi mahkemesine, hem Samsun mahkemesine gitmemek için Emirdağ, Eskişehir ve İstanbul’dan müteaddit doktor raporları aldı. Amma Gençlik Rehberi mahkemesine ve ayrıca Samsun mahkemesine gitmek üzere İstanbul’a gitmeye mecbur kalmıştı. A.B.
Dördüncüsü: Otuz beş senedir Euzübillahi mineşşeytani vessiyaseti diye hayat-ı içtimaiyeye, hususan hayat-ı siyasiyeye mümkin olduğu kadar karışmamak, bakmamak bir düstur-u hayatım olduğundan, insanlarla dünyevî sohbetlerden sıkılıyordum. Yalnız imânâ ve hakikata ait bir sohbet-i ilmiye edebilirdim. Yoksa bana sıkıntı veriyor.
Beşincisi: Benimle görüşenler benim haddimden ziyade hüsn-ü zan etmek bana ağır geliyor. Cenab-ı Hakk’a şükür, kendimi beğenmiyorum.
Yükleniyor...