Hadisenin icmalini bildiren Hazret-i Üstâd’ın mektubu aynen şöyledir:



Aziz kardeşlerim! Bu defa motorlu kayık içinde Eğridir’den Barla’ya giderken, denizin dehşetli emsalsiz fırtınası; leyle-i kadirdeki dehşetli hastalık gibi(93) zahmet noktasını kaldırıp büyük bir rahmete vesile olduğunu sizlere müjde veriyorum. Altı arkadaş ile beraber şehid olmak, yedi ihtimalden altı ihtimal ile deniz bize geniş bir kabir olmak için zemin hazırlandı. Fakat o hal altında mükerrer tecrübelerle yağmurun Risale-i Nurla alâkadarlığı ve şimdi çok zamandır yağmura şiddetli ihtiyaç olduğu bu zamanda, Risale-i Nur’un

(92) Emirdağ-2, s: 204.

(93) Bu ifadeyle, zehirlenme hadisesinde kaydedilmiş leyle-i kadir hakkındaki mektupta ifade edilen vaziyet ile, bu hadise aynı senenin Kurban Bayramı’nın 2. gününde olmuşsa 25.12.1953’de vaki olmuş olabilir. A.B.

gizli düşmanlarının tehlikesinden ve geniş planından kurtulmasına bir işaret olarak, o dehşetli haletimiz bir sadaka-i makbule hükmüne geçtiği remzi ile; o rahmet-i ilâhiyeden gelen emr-i Rahmaniyi imtisalindeki iştiyak ile, yağmurun bir annesi olan bu deniz, o rahmete dair emr-i ilâhiyi gayet heyecanla ve iştiyak ile ve acelecilik ile yerine getirmek için; bir şefkat tokadı nev’inden nur talebeleri olan bizim başımızı tokadıyla, yüzümüzü ve gözümüzü yağmurla okşadı. Biz bu haleti zahiren hiddet, manen şefkatkârane okşamak nev’inde gördük.

Ben daha fırtına ve yağmur başlamadan evvel, hiss-i kabl-el vuku’ ile, hazine-i rahmete bir anahtar olacak dehşetli ve heyecanlı bir musibet hissettiğimden, mütemadiyen Cevşen’i ve şah-ı Nakşibend’in virdini okuyordum. Denizin o dehşeti içinde kemal-i şevk ile o mübarek denizi kabir olarak kabul ediyordum. Böyle kaza ile vefat eden şehid hükmünde olduğu gibi, şehid de Velî hükmünde olmasından, altı arkadaşıma acımadım, Yalnız içinde bulunan çocuğa bir parça acıdım.



O kayığın makinası bozulduğu ve yelkeni de rüzgâr onun aksiyle geldiği için fayda vermediği ve denizin mevceleri de pek büyük evler gibi kayığa ve zahiren bize hücum etmesiyle beraber kayığın içine girmediği için kemal-i sabır ve şükürle karşıladık ve saliman sahile çıktık, Elhamdülilahi ala külli hal dedik.

Said-i Nursi”(94)

Ve şimdi de Üstâd’la beraber aynı seyahatte ve kayıkta bulunan Eğridirli Demirci Salih namıyla anılan zatın hatırasını ve ifadesini dinliyoruz:

Yükleniyor...