şimdi bütün talebelerim fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda, hizmetimde olup; bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde dört beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. şimdilik Tahiri, Sungur, Ceylan, Hüsnü ve bir iki adam daha mutlak vekil olarak vasiyet ediyorum. şimdi Risale-i Nur’un satılan
(91) Hazret-i Üstâd Bitlis’ten Van’a ilk geldiği ve medresede tedris vazifesine başladığı günlerde, evvelâ evkaf dairesinden bazı yardımları vali Hasan Paşa’nın ısrarıyla kabul etmiş olduğuna işaret etmek istediği anlaşılıyor. A.B.
nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur’un malıdır. Said de bir hizmetkârdır. Hayatta ta’yinini alabilir. Hatta bu günlerde ölüm bana çok yakın göründü. Ben de altı vilâyette bulunan elli altmış talebeyi; iki üç sene Nur sermayesinden ta’yinini vermek kat’î niyet ederken; belki bazılarını bazı maniler onları talebelik hizmetinden vazgeçirecek diye vazgeçtim. şimdi vasiyetimi yazdım.
SAİD-İ NURSİ
Haşiye: Gavs-ı A’zam şeyh-i Geylanî (R.A.) Risale-i Nura ve müellifine işaret ettiği keramet-i gaybiyesinde bir fıkrada diye maişet hususunda saadetle yaşıyacağını ve en mes’ud olacağını haber vermiş. Halbuki Üstâd’ımızın fakr ve istiğnasını şimdiye kadar zahiren buna muhalif görüyorduk. Gavs-ı A’zamın bu ihbar-ı gaybîsi Üstâd’ımızın hayatında şimdi bilfiil görülmüş ki; küçüklüğünde, daha on beş yaşında iken, amcasının çorbasını içmezdi. Minnet altına girmezdi.. Ve ders verdiği eski talebelerinin maişetini de kendisi der-uhte ederdi. Aynen şimdi de elli altmış talebesinin ta’yinlerini vermesi o gaybî ihbarın tam tahakkuk ve tezahür ettiğini göstermiştir.
Tâhiri, Sungur, Ceylan”(92)
MÜTEFERRİK HAİSELER -11
BARLA GÖLÜNDE HARİKA DURUM
1954 yılının Kurban bayramında Hazret-i Üstâd’ın Eğridir’den Barla’ya bir deniz seyahati yaptığı esnada, deniz çok acib bir fırtına ile motorlu kayığı batırma hali yüzde yüz görünmekte olduğu halde, harika bir hıfz-ı ilâhî ile kurtulmaları ve sağ-salim karşıki sahile ulaşmaları hadisesidir. Hazret-i Üstâd bu hadisenin harikalığı ve ehemmiyetine binaen onu bir mektupla talebelerine bildirmiştir. Bizdeki el yazma Hüsnü Ağabeyin hususi lahika defterinde bu mektubun başında: “Kurban Bayramı 1373” diye yazmaktadır. Mektubun yazılışı ve o hadisenin görgü şahitlerinin ifadeleri hakkında Son şahitler-2 kitabında da tafsilat geçmektedir. Üstâd’ın mektubunu kaydettikten sonra şahitlerin ifadelerini de yazacağız inşaallah...
(91) Hazret-i Üstâd Bitlis’ten Van’a ilk geldiği ve medresede tedris vazifesine başladığı günlerde, evvelâ evkaf dairesinden bazı yardımları vali Hasan Paşa’nın ısrarıyla kabul etmiş olduğuna işaret etmek istediği anlaşılıyor. A.B.
nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur’un malıdır. Said de bir hizmetkârdır. Hayatta ta’yinini alabilir. Hatta bu günlerde ölüm bana çok yakın göründü. Ben de altı vilâyette bulunan elli altmış talebeyi; iki üç sene Nur sermayesinden ta’yinini vermek kat’î niyet ederken; belki bazılarını bazı maniler onları talebelik hizmetinden vazgeçirecek diye vazgeçtim. şimdi vasiyetimi yazdım.
SAİD-İ NURSİ
Haşiye: Gavs-ı A’zam şeyh-i Geylanî (R.A.) Risale-i Nura ve müellifine işaret ettiği keramet-i gaybiyesinde bir fıkrada diye maişet hususunda saadetle yaşıyacağını ve en mes’ud olacağını haber vermiş. Halbuki Üstâd’ımızın fakr ve istiğnasını şimdiye kadar zahiren buna muhalif görüyorduk. Gavs-ı A’zamın bu ihbar-ı gaybîsi Üstâd’ımızın hayatında şimdi bilfiil görülmüş ki; küçüklüğünde, daha on beş yaşında iken, amcasının çorbasını içmezdi. Minnet altına girmezdi.. Ve ders verdiği eski talebelerinin maişetini de kendisi der-uhte ederdi. Aynen şimdi de elli altmış talebesinin ta’yinlerini vermesi o gaybî ihbarın tam tahakkuk ve tezahür ettiğini göstermiştir.
Tâhiri, Sungur, Ceylan”(92)
MÜTEFERRİK HAİSELER -11
BARLA GÖLÜNDE HARİKA DURUM
1954 yılının Kurban bayramında Hazret-i Üstâd’ın Eğridir’den Barla’ya bir deniz seyahati yaptığı esnada, deniz çok acib bir fırtına ile motorlu kayığı batırma hali yüzde yüz görünmekte olduğu halde, harika bir hıfz-ı ilâhî ile kurtulmaları ve sağ-salim karşıki sahile ulaşmaları hadisesidir. Hazret-i Üstâd bu hadisenin harikalığı ve ehemmiyetine binaen onu bir mektupla talebelerine bildirmiştir. Bizdeki el yazma Hüsnü Ağabeyin hususi lahika defterinde bu mektubun başında: “Kurban Bayramı 1373” diye yazmaktadır. Mektubun yazılışı ve o hadisenin görgü şahitlerinin ifadeleri hakkında Son şahitler-2 kitabında da tafsilat geçmektedir. Üstâd’ın mektubunu kaydettikten sonra şahitlerin ifadelerini de yazacağız inşaallah...
Yükleniyor...