bir mucizedir ki, güneşin üç cihetle cereyanını gösteriyor.

Birincisi: Güneşin zâhir nazardaki cereyanıdır.. Kur’ân’ın birinci saftaki muhatabları avam olduğundan; avam ise, küre-i arzın cereyanını değil, güneşin cereyanını gördüğünden, onların hissini okşamak ve onları Hakaik-i Kur’âniyeyi inkâra sürüklememek için, güneşin zâhirî cereyanını zikreder.

İkincisi: Havassa, mihverindeki cereyanını ve o cereyan sebebiyle husule gelen bir Kanun-u ılâhî olan cazibeyi ihtar ederek, seyyaratın ve arzın hareketlerinin medarı da güneş olduğunu gösterir. Demek güneşin mihverî hareketi, zahirî hareketinin çekirdeği mânâsındadır. O merkezî hareket, zemini çevirmekle, güneşin zâhirî cereyanını hakikatlı ve doğru yapar.

Üçüncüsü: güneşin, manzumesiyle beraber şems-i şümûsa doğru hareketine işaret eder.

Hem belâgatta vardır ki, bir kelâmda mânâ-yı zahirî ya gayet bedîhî olmasından; mâlûmu i’lâmın faydasız ve mânâsız olması cihetiyle, veya mânâ muhal olmasından karinedir ki; murad, mânâ-yı zâhiri değildir; başka bir mânâdır.

Meselâ: Sure-i Ankebut’da Âyet-i Kerîmesinde -i farazî ile “En zaif ev, örümceğin evi olduğunu “faraza Kureyş müşrikleri bilse idiler” diyor. En zaif ev, örümceğin evi olduğu herkesce mâlûm ve zâhirdir. Öyle ise, Kur’ân-ı Hakîm bu -i farazî ile başka bir mânâya delâlet ediyor. İşte o mânâ da, Risale-i Nur’un keşfiyle -i farazînin iki cihetle mûcize oluşudur.

Birincisi: Bu âyet, Mekke’de nazil olduğu cihetle, bir ihbar-ı gaybîdir. Gâr-ı Hiradaki hâdiseyi haber veriyor.

İkincisi: Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Ebubekir-i Sıddık (R.A.) ile küffarın tazyikından kurtulmak için tahassun ettikleri Gâr-ı Hiranın kapısında iki nöbetçi gibi, iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi, perdedar gibi harika bir tarzda kalın bir ağla mağara kapısını örtmesidir ki: örümcek, zayıf ağı ile rüesa-yı Kureyş’e galebe etmiştir. Âyet diyor ki: “En zaif bir hayvana mağlûp olacaklarını o müşrikler faraza bilseler, bu cinayete ve bu suikaste teşebbüs etmiyeceklerdi...

Daha fazla tafsilâtı Risale-i Nur’da Mucizat-ı Kur’âniyede bulacağınız gibi, Ehadîs-i Nebeviye hakkında münafıkların ettikleri itirazların neden tevellüd ettiğini ve Ehâdisin tabakalarını tam vuzûh ile Risale-i Nur Külliyatından, büyük bir mecmua olan Sözler Mecmuasındaki Yirmi Dördüncü Sözün İçüncü Dalı beyan ediyor.


Yükleniyor...