Aynı mevzuda üstteki mektubun tamamlayıcısı olarak Hazret-i Üstâd bir ikinsi mektup daha yazdı aynen şöyledir:

Aziz Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: bütün ruh-u canımızla sizin faaliyetinizi ve muvaffakiyetinizi tebrik ediyoruz. Benim elemlerime ve hastalıklarıma ilâç, Medresetüz Zehranın faaliyetinden ve muvaffakiyetinden ileri geliyor.

Saniyen: Asay-ı Musa’nın Arapçaya güzelce tercümesi için bir pusula yazmıştım. Bugün Ankara’ya giden Zübeyr’le Seyyid Salih’e gönderecektim. Hem Tarsus’da mütekaid bir zâbitin samimi bir mektubuyla, Risale-i Nurdan

(66) Kılınç Ali (Ali Kılınçarslan), o sırada Mısır’da bulunan eski şeyh-ül ıslamımız Mustafa Sabri Efendi’ye bu hususta müracaat etmiş. Mustafa Sabri Efendi Türkçe olan Risalelerden biraz kendisine okunmasını söylemiş ve nurları dinledikten sonra şu sözleri söylemiştir: “Bu kitabı (Risale-i Nuru) yine ancak müellifi olan Bediüzzaman tercüme edebilir.” Ondan bu ifadeleri dinliyen Emirdağlı Ali Kılınçarslan o sırada Mısır’dan Emirdağ’daki Nur talebelerine yazmış ve sonra gelip aynen şifahen de anlatmıştır. Emirdağlılarca meşhurdur.

Ben şahsen Emirdağlı H. Ali Kılıçarslan’la Nisan sonu 1988’de Emirdağ’da görüştüm. dedi ki:

“Ben birtakım Nur Külliyatı’nı Mısır’a götürüp, Mustafa Sabri Efendiye verdim. O da o zaman Ezher şeyhi Zahid Kevseriye gönderdi. Zahid Kevseri de alıp Ezher Kütüphanesinin en muhterem mevkiine koydu. A.B.

(67) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 25.

bazı kitabı istediğine dair mektubunu da Ankara yoluyla size gönderecektim. Birden Antalya-Elmalının gayet halis Nurcuları namına hem kendisi haremiyle beraber Afyon’a kadar gelen ve orada Nurların neşrine vasıta olan birden şimdi geldi. Ben de onunla size gönderdim. Umuma selâm..

Elbaki Hüvelbaki

SAİD-İ NURSİ”(68)

Hazret-i Üstâd’ın tercümeye ait bu teşebbüslerinden ancak kardeşi molla Abdülmecid’den netice alınabildi. Asay-ı Musa’yı Arapçaya ilk tercüme eden o oldu. Abdülmecid’in tercümesi eski medrese ağır üslubuyla yapıldığı için, İslâm Âleminde fazla revaç görmedi.

Aslı kısa ve Arapça olan Hutbe-i şamiye eserini, Hazret-i Üstâd kendisi 1951 yılı içerisinde Türkçeye genişçe tercüme etti ve zeyilleriyle birlikte Isparta’ya 30.10.951’de gönderdi. 23.11.951’de de Isparta’da yazılıp teksir edilerek Hazret-i Üstâd’a nümûnelik sahifeleri Eskişehir’e geldi. Üstâd bu hizmetin az bir zaman içinde yetişip gelmesinden hastalığına şifa olduğunu üst taraflarda vesikalarıyla yazmış olduğumuzdan tekrarına lüzum görülmedi.

E- NUR MECMUALARININ TEKSİR VE NEşRİ

1950-1956 arası Isparta ve İnebolu’da teksir edilip neşredilen Nurun büyük mecmualarından başlıcaları: Tarihçe-i Hayat, Gençlik Rehberi, (Eski ve yeni yazısı) Sözler Mecmuası, Mektubat (İki cild halinde) Zühret-ün Nur, Cevşen-ül Kebir, Hizb-ül Ekber-i Nurî, Arapça ve Türkçe İşarat-ül İ’caz, yine Arapça ve Türkçe Mesnev-i Arabî ve Mesnev-i Nuriye ve daha

Yükleniyor...