Celâleddin-i Suyutî, Celâleddin-i Rumî ve ımam-ı Rabbanî gibi zatların seyr-i sülûk-ü ruhanîleri gibi, seyr-ü sülûk ile yükselerek o kudsî zatlara yanaşmak ve istifade etmektir.
Rü’ya-ı sadıkada ervah-ı habise ve şeytan, Peygamber suretinde temessül edemez. Fakat celb-i ervahta, ervah-ı habise belki Peygamberin lisanen ismini kendine takıp; sünnet-i seniyyeye ve ahkâm-ı şer’iyeye muhalif olarak konuşabilir. Eğer bu konuşması şeriatın ahkâmına ve sünnet-i seniyyeye muhalif ise, tam delildir ki; konuşan ervah-ı tayyibe değildir. Mü’min ve müslüman cinnî de değildir. Ervah-ı habisedir, bu şekilde taklid ediyor.
Saniyen: şimdi Nur talebeleri böyle mes’elelerde derse muhtaç değiller. Risale-i Nur herşeyin hikmetini beyan etmiş. Başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Risale-i Nur onlara kâfidir. Fakat Nur talebesi olmıyanların aynı muhaberede; ahkâm-ı şeriat ve Sünnet-i seniyye esasatına muhalif telkinatı dinlememeleri lâzım ve elzemdir. Yoksa büyük hata olur.
Bir ihtar: Bu mektuptaki ruhlarla muhabere meselesine karşı edilen şiddetli tenkid; ecnebiden, fen ve felsefeden ve manyetizma ve ispirtizmadan gelen ve manevî bir şekil giyen bir meşrebe karşıdır. Yoksa İslâmiyetten ve tasavvuf ve ehl-i hakikattan gelen ve bir derece ruhlarla muhabereye benziyen ve nâehillerin girmesiyle bir derece su-i isti’mal edilen ve pek az olan bir kısım sofilerin sofiliğine karşı değildir. Gerçi onlarda da bir cihette bazılara zarar olabilir. Fakat öteki gibi hiç bir cihette aldatıcı değil ve İslâmiyete hiç bir cihette zarar niyeti yok. Hem ecnebiden gelen meşreb ise, hem tarikat ve hem İslâmiyet aleyhinde olduğu gibi, o sofilerin mesleğini de sükût ettirmeye çalışıyor ve âdileştiriyor. Ehl-i tasavvufun zaif ve tam sünneti yerine getirmiyen kısmı dikkat etsinler, kendilerini onlara benzetmesinler.
SAİD-İ NURSİ”(58)
MÜTEFERRİK HADİSELER - 4
Risale-i Nurdan Te’lif ve Tercüme ve Neşir Hizmetleri:
1950-1960 arası, Nurlardan te’lif ve neşir hususları, Arapçadan Türkçeye ve Türkçeden Arapçaya yapılan tercüme hizmetleri ve bu arada kaleme alınan ve neşredilen lâhika mektupları hakkında bir tahlildir.
Rü’ya-ı sadıkada ervah-ı habise ve şeytan, Peygamber suretinde temessül edemez. Fakat celb-i ervahta, ervah-ı habise belki Peygamberin lisanen ismini kendine takıp; sünnet-i seniyyeye ve ahkâm-ı şer’iyeye muhalif olarak konuşabilir. Eğer bu konuşması şeriatın ahkâmına ve sünnet-i seniyyeye muhalif ise, tam delildir ki; konuşan ervah-ı tayyibe değildir. Mü’min ve müslüman cinnî de değildir. Ervah-ı habisedir, bu şekilde taklid ediyor.
Saniyen: şimdi Nur talebeleri böyle mes’elelerde derse muhtaç değiller. Risale-i Nur herşeyin hikmetini beyan etmiş. Başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Risale-i Nur onlara kâfidir. Fakat Nur talebesi olmıyanların aynı muhaberede; ahkâm-ı şeriat ve Sünnet-i seniyye esasatına muhalif telkinatı dinlememeleri lâzım ve elzemdir. Yoksa büyük hata olur.
Bir ihtar: Bu mektuptaki ruhlarla muhabere meselesine karşı edilen şiddetli tenkid; ecnebiden, fen ve felsefeden ve manyetizma ve ispirtizmadan gelen ve manevî bir şekil giyen bir meşrebe karşıdır. Yoksa İslâmiyetten ve tasavvuf ve ehl-i hakikattan gelen ve bir derece ruhlarla muhabereye benziyen ve nâehillerin girmesiyle bir derece su-i isti’mal edilen ve pek az olan bir kısım sofilerin sofiliğine karşı değildir. Gerçi onlarda da bir cihette bazılara zarar olabilir. Fakat öteki gibi hiç bir cihette aldatıcı değil ve İslâmiyete hiç bir cihette zarar niyeti yok. Hem ecnebiden gelen meşreb ise, hem tarikat ve hem İslâmiyet aleyhinde olduğu gibi, o sofilerin mesleğini de sükût ettirmeye çalışıyor ve âdileştiriyor. Ehl-i tasavvufun zaif ve tam sünneti yerine getirmiyen kısmı dikkat etsinler, kendilerini onlara benzetmesinler.
SAİD-İ NURSİ”(58)
MÜTEFERRİK HADİSELER - 4
Risale-i Nurdan Te’lif ve Tercüme ve Neşir Hizmetleri:
1950-1960 arası, Nurlardan te’lif ve neşir hususları, Arapçadan Türkçeye ve Türkçeden Arapçaya yapılan tercüme hizmetleri ve bu arada kaleme alınan ve neşredilen lâhika mektupları hakkında bir tahlildir.
Yükleniyor...