Ya kat’iyen bir inayet ve hıfz-ı ilâhîdir ki, bu cihette merhametini, rahimiyetini Nur talebeleri, Kur’ân hizmetkârları hakkında gösteriyor.. Ki bize temas eden bütün adliyeleri böyle harika bir adalete ve hiç bir cihette haksızlık yapmamaya ve böyle aleyhimizde binler esbab varken, o hakikat-ı kudsiye-i Kur’âniyenin bir hizmetine yardım etmişler. Biz de bütün ruh u canımızla onlara teşekkür ederiz.

Eski zaman adliyelerinin önünde padişahlar, fukaralarla diz çöküp muhakeme olması.. Ve Hazret-i Ömer Radiyallahü anhü adaleti zamanında, âdî bir Hıristiyanla ve Hazret-i Ali Radiyallahü anhü âdî bir Yahudi ile

(46) 1987 senesine kadar bin kadar mahkeme aynı beraet ve iade kararları verdi. A.B.

muhakeme olması ile; gösterilen adliyedeki haktan başka hiçbir şeye alet olmadığını gösteren adliyelik; bu sırr-ı azimine, bizimle alâkadar olan bu adliyeler -Bize temas eden cihette- mazhar olmuşlar. Onun içindir ki, bu yirmi sekiz senedir bu kadar işkenceler, tazyikatlar gördüğüm halde, hiçbir adliye adamlarına bu sırr-ı azime binaen, değil küsmek ve beddua etmek, bilâkis kalben bir minnettarlık, bir nevi teşekkür, bir tebrik var...

SAİD NURS-İ”(47)

ZABITA HAKKINDA

“Üstâdımız diyor ki:

“Yirmi sekiz sene zarfında hükûmetin resmî adamlarından bana rastgelenler hep sıkıntı verdikleri halde, zabıtanın bana hiç sıkıntı vermemesinin ve bazı himayetkârane vaziyeti göstermelerinin hikmetini şimdi izhar ediyorum ki; Nur talebeleri ve Nur Risaleleri manevî bir zabıta hükmünde asayiş ve emniyeti muhafazaya en kudsi bir şekilde çalıştıkları ve herkesin kalbinde nasihatlarıyla iman cihetinden bir yasakçı bıraktıkları tahakkuk etmiş... Zabıta manen hissetmiş ki, bize her vakit dost göründü. Bunun sırrı budur ki; Kur’ânın bir kanun-u esasisiyle, yüzde doksan

Yükleniyor...