Ben de şimdi onlara, hukuk-u ammenin hukukullah hükmüne geçtiğini bilenlere umumen selâm ve dua ediyorum. Bana olan şiddetlerini umumen helâl ediyorum.
Said-i Nursi”
Üstâd’ımızın sizlere yazdığn ayn-ı hakikat olan bu mektubunu arzediyorum.
Talebesi
M.Sungur”(45)
(45) Emirdağ-2, s: 210.
ADLİYELER HAKKINDA
Hz.Üstâd’ın adliyeler hakkındaki gelen yazısının beyan tarzı ve ifadesinden anlaşılan, 1954 yılında yazıldığnnı göstermektedir. Savcılar hakkındaki ifadesinde görüldüğü gibi, mahkemeler hakkında da son derece müsamahakârlık, af ve alîcenablık gösterilmiştir. Yazı aynen şöyledir:
“MEDAR-I İBRET VE HAYRET VE şÜKRANDIR Kİ
Yirmi dokuz senedir -elli senedenberi- benimle muaraza eden gizli düşman komiteler bütün desiseleriyle aleyhimde adliyeyi, hükûmeti sevk etmeye çalışırken ve her desiseye baş vururken, yüz otuz kitabımı, binler mektuplarımı tetkik ve taharri için adliyenin nazarını celbetmiş. O adliyeler beşi kat’î beraet(46) ve umum kitapları “Suç yok” diye iadeye karar vermeleri.. Ve geçen Malatya hadisesi münasebetiyle yine gizli düşmanlarımız hükûmetin ve adliyenin nazar-ı dikkatini bizlere çevirmeye çalıştıkları halde,yirmi üç mahkeme demişler ki: “Suç bulamıyoruz (Haşiye)”
(Haşiye) Denizli’de bütün Risale-i Nur eczaları iade edilmesi ve İstanbul’da ve Ankara’da ele geçen bütün Risaleleri iade etmeleri ve Tarsus ve Mersin’de ellerine geçen umum risaleleri iade etmeleri.. Ve dört ay Ankara bütün Risaleleri tedkik ile iadesine ve beraetine karar vermeleri ve beraet ve iadeyi mahkeme-i temyiz dört defa tasdik etmesi.. Ve en ziyade uğraşan Afyon, dört sene sonra iki defa beraet ve iadesine karar vermesi gösteriyor ki, adliyeler tamamıyla hakiki adaletle iş görmüşler ki, yeni şeylerin ehemmiyeti kalmıyor.
Said-i Nursi
Acaba benim gibi dünya ehli ile münasebeti pek az ve Risale-i Nur gibi hakikatı hiç bir şeye feda etmiyen, yüzotuz kitabımda bu kadar aleyhimizde bahane arayanlar varken, hiç bir suç bulunmaması.. Ve yanlız Eskişehir’in bir tek mesele olan tesettür’den başka, o da cevab verildikten sonra, kanaat-ı vicdaniyeye çevrilmesi.. Halbuki, Nur talebeleri gibi takvaya taraftar olanlardan bir tek adamın on mektubunda, on günde onu mes’ul edecek bazı maddeler bulunur.Bu kadar hadsiz bir derecede kesretli bir şeyde medar-ı mes’uliyet adliyeler göstermemesi, iki şeyden hali değil:
Said-i Nursi”
Üstâd’ımızın sizlere yazdığn ayn-ı hakikat olan bu mektubunu arzediyorum.
Talebesi
M.Sungur”(45)
(45) Emirdağ-2, s: 210.
ADLİYELER HAKKINDA
Hz.Üstâd’ın adliyeler hakkındaki gelen yazısının beyan tarzı ve ifadesinden anlaşılan, 1954 yılında yazıldığnnı göstermektedir. Savcılar hakkındaki ifadesinde görüldüğü gibi, mahkemeler hakkında da son derece müsamahakârlık, af ve alîcenablık gösterilmiştir. Yazı aynen şöyledir:
“MEDAR-I İBRET VE HAYRET VE şÜKRANDIR Kİ
Yirmi dokuz senedir -elli senedenberi- benimle muaraza eden gizli düşman komiteler bütün desiseleriyle aleyhimde adliyeyi, hükûmeti sevk etmeye çalışırken ve her desiseye baş vururken, yüz otuz kitabımı, binler mektuplarımı tetkik ve taharri için adliyenin nazarını celbetmiş. O adliyeler beşi kat’î beraet(46) ve umum kitapları “Suç yok” diye iadeye karar vermeleri.. Ve geçen Malatya hadisesi münasebetiyle yine gizli düşmanlarımız hükûmetin ve adliyenin nazar-ı dikkatini bizlere çevirmeye çalıştıkları halde,yirmi üç mahkeme demişler ki: “Suç bulamıyoruz (Haşiye)”
(Haşiye) Denizli’de bütün Risale-i Nur eczaları iade edilmesi ve İstanbul’da ve Ankara’da ele geçen bütün Risaleleri iade etmeleri ve Tarsus ve Mersin’de ellerine geçen umum risaleleri iade etmeleri.. Ve dört ay Ankara bütün Risaleleri tedkik ile iadesine ve beraetine karar vermeleri ve beraet ve iadeyi mahkeme-i temyiz dört defa tasdik etmesi.. Ve en ziyade uğraşan Afyon, dört sene sonra iki defa beraet ve iadesine karar vermesi gösteriyor ki, adliyeler tamamıyla hakiki adaletle iş görmüşler ki, yeni şeylerin ehemmiyeti kalmıyor.
Said-i Nursi
Acaba benim gibi dünya ehli ile münasebeti pek az ve Risale-i Nur gibi hakikatı hiç bir şeye feda etmiyen, yüzotuz kitabımda bu kadar aleyhimizde bahane arayanlar varken, hiç bir suç bulunmaması.. Ve yanlız Eskişehir’in bir tek mesele olan tesettür’den başka, o da cevab verildikten sonra, kanaat-ı vicdaniyeye çevrilmesi.. Halbuki, Nur talebeleri gibi takvaya taraftar olanlardan bir tek adamın on mektubunda, on günde onu mes’ul edecek bazı maddeler bulunur.Bu kadar hadsiz bir derecede kesretli bir şeyde medar-ı mes’uliyet adliyeler göstermemesi, iki şeyden hali değil:
Yükleniyor...