Fakat 1950 DP iktidarında durum değişti. Bilhassa Temmuz 1950 umumi af kanunuyla birlikte artık Hazret-i Üstâd da serbestti. Kendi ihtiyarıyla bir vilâyetten diğerine, kimseden herhangi bir izin almadan gidebilme imkânı hasıl olmuştu. Bununla beraber, Üstâd Hazretleri DP hükûmeti iktidara gelir gelmez hemen bu serbestliğini izhar etmemiş ve tatbik etmemişti. Bir buçuk sene kadar daha beklemiş, 1951’in son aylarında ufak bir seyahat tertiplemişti.

İLK VE SEYAHATİ, ESKİşEHİR’E

Hazret-i Üstâd, ancak yirmiyedi sene sonra kendi rey ve ihtiyarıyla yapabildiği bu ilk ve birinci seyahatını, Emirdağ’dan hemen yanı başındaki Eskişehir vilâyetine yaptı. Bu ilk tecrübe mahiyetindeki seyahat 20.11.1951 günü(21) hicri 1371’in yılbaşısı olan muharrem ayının ilk günlerine rastlıyordu. Üstâd’ın bu ilk seyahati çok mânidardı. 1371 Hicri Yılbaşısıyla dünyada ve Türkiye’de yeni bir devre başlıyordu. Rumi 1327’de şam’da verdiği şam hutbesinde; 1371’de vuku’ bulacak olan müjdeli, saadetli haberleri, ta o zaman hemen vuku’ bulacak gibi müjdelemiş, aradaki kırkbeş senelik fetret ve keşmekeşlik zamanını nazara almamıştı. Arabi Hutbe-i şamiye eserini de kendisi 1951 yılı içerisinde Türkçeye tercüme etmiş ve 1327 yerine 1371 senesini nazara vermiştir. Onun bu ilk seyahati, kim bilir belki de dünyada yeni açılan bu devreyi bir kutlamak nevinden olabilirdi.

Ayrıca Hazret-i Üstâd’ın bu ilk seyahati, maddî ve manevî olmak üzere iki cihetle sebepli idi. Manevî ciheti: Eskişehir vilâyetinde 1935-1936 yıllarında bir sene onun hapishanesinde kalmıştı. Oranın suyu ve havasıyla, ekmek ve erzakıyla tagaddi etmiş, imtizac etmişti. Hatıralar almış, hatıralar bırakmıştı. Hapis, azap

(21) Büyük Tarihçe-i Hayat’ta “1371 yılının Muharrem ayında Eskişehir’e geldi” denilmektedir. Bu hesaba göre 1371 yılının sene başısı olan Muharrem ayının birinici günü 16.11.1951,dir. Bu hesapla biz bu seyahati tahminen 20.11.1951 diye kaydettik.

ve çile ile de olsa; Üstâd’ın kaldığı yerlerle maddî manevî irtibatlar, alâkalar kurması ve oralarla çok samimî şekilde münasebettar olması onun vefadarlığının, sadakatkârlığının her zaman değişmiyen icablarıydı. İşte Üstâd’ın Eskişehir’e bu seyahatinin (ilk ve âni seyahatinin) manevî sebebleri bu gibi hususlar ve münasebetler de olabilirdi.

Amma maddî sebeb ve ciheti ise: Eskişehir vilâyeti Emirdağ kazasına çok yakın olması ve orada yeni yeni çok samimi ve müştak talebelerinin zuhur etmesi,bilhassa havacı subay ve astsubaylardan çok samimî, ciddî ve yakın ilgi ile Risale-i Nura ve Hazret-i Üstâd’a talebe olmaları, Binbaşı Reşad Bey, Yüzbaşı Ekrem Bey gibi zatların bilhassa çok fazla alâka ve samimiyet göstermeleri ve onu Eskişehir’e davet etmeleri de bu seyahatin maddî sebebini teşkil edebilmiştir, denilebilir.

Yükleniyor...