küçükletir menfaatperestlik ittihamlarını celbeden hareket ve davranışları cereyan etmişti. Evet, adı geçen gazetenin ve onu çıkaranların şahısları hakkında gelmiş bir sürü menfi dedikodular Hazret-i Bediüzzaman’ın Nur cemaatı adına çıkarılacak bir gazetenin şekline karşı gösterdiği tahazzür ve ihtisasının hikmetlerini böylece zaman göstermiş ve o hikmetler için kâfi gelmiştir. Başka bir hikmet aramaya da lüzum yoktur.

BİR HATIRLATMA

Hazret-i Üstâd’ın son hayat faslını, on bölüm halinde kaydedeceğimizi başta yazmıştık. Buraya kadar altı bölümünü yazdık. Geri kalan dört bölümden iki bölümü bu geçen altı kısımların içinde dercedilmiş oldu. Böylece sekiz kısımlar içiçe dercedilerek yazıldı. Geri kalan iki bölümden birisi, mu’cizeli Kur’ânın tab’ına dair Üstâd’ın çeşitli girişimleri hakkındadır. Diğeri de, zaman zaman yanındaki talebelerine yazdırmış olduğu bütün vasiyetnamelerini ihtiva eden husustur. Buraya kadar yazılmamış olan bu iki kısmın mes’eleleri, bölümler halinde sıraya dizerek değil, az sonra gelecek “Müteferrik Hadiseler” bölümünde veya sonrasında kaydetmeyi daha uygun bulduk. Bu düzeltmeden özür dileriz.

MÜTEFERRİK HADİSELER KISMI

Bu kısımda, Hazret-i Üstâd’ın, 1950-1960 arası hayatında Nur hizmetiyle ilgili yapılan, başarıları veya zuhura gelen hadiseler ve inkişaf eden çeşitli hizmet

merhaleleri ayrı ayrı şekilde kaydedilecektir. Bunların her bir nev’inin müteaddit hadiseleri vardır. Bu hadiseler inşaallah tek tek tarih sırasına uygulanarak yazılacaktır. Her birisi için 1950’den başlanacak, sonraki yıllara, neticesine götürülecektir.

1- HAZRETİ Üstâd’IN SEYAHATLERİ

Bilindiği üzere, Hazret-i Üstâd DP iktidarına kadar gönderildiği yerlerde hep mecburi iskâna tabi’ tutulmuş, kalabend şeklinde yaşattırılmıştır. Bulunduğu yerin yakın bir köyüne gitmesine bile çoğu zaman müsaade edilmemişti. ıskân edildiği mıntıkadan kendi ihtiyarıyla başka yere gitmesine -Velevki basit bir hava almak için olsun- kesinlikle müsaade edilmemiştir. O kadar af kanunları çıktığı halde, Üstâd Said-i Nursi her zaman ve her defasında müstesna bırakılmıştır. 1925 şubatından, 1950 Mayısına kadar yirmibeş sene bilâfasıla hep menfî ve esir muamelesi görmüştür. Bu zaman zarfında kendi ihtiyarıyla bir kasabadan diğerine gitmeyi aklından bile geçirmemiştir. Çünki mümkin değildi, memnu’du. Kendisi de müracaata tenezzül etmemekteydi.

Yükleniyor...