4- Vatan gazetesi muhabiri Yılmaz Çetiner’in Üstâd Bediüzzamanla görüşmesi hikayesi, yalanları ve verilen cevablar:

Vatan gazetesi muhabiri Yılmaz Çetiner, 1953 yılında Vatan gazetesinde, 1963’de de Cumhuriyet gazetesinde muhabirlik yapmış bir adamdır. 1953 başlarında Vatan gazetesinde Nurculuk hakkındaki yazıları yayınladığı gibi, 1964’de Cumhuriyet gazetesinde “ınanç sömürücüleri” başlığı altında ve fakat yazının ağırlık noktası Nurculuk hakkında olarak tefrika edilmeye başlanmıştı. Bu adam 1953’de bir casus kılığında, masum Nur talebelerinin içinde dolaşmış, Reyhan’lı da emniyete şikâyette bulunmuş, kendisini de şikâyet ettiği kimselerle beraber yakalatmış bir insan...

Ve nihayet 1953 başında kendisini bir İniversite talebesi olarak tanıtmış ve diğer bazı ziyaretçilerin içine katılarak Üstâd Bediüzzamanla görüştükten sonra(11) 3 Ocak 1953 tarihinde Vatan gazetesinde yalanlarla karalamalar yapmaya ve yaymaya başlamıştır.

Bu adamın o iftiralı yazıları üzerine, Üstâd’ın hizmetkârları ve yanındaki talebeleri, onun ziyaretinin şeklini ve yalanlarının cevablarını yazdılar. Gayr-ı resmi lâhika şeklinde neşrettiler.

Bu cevabî yazı on sahifeden ibarettir. ıçinden, Yılmaz Çetiner’in yalanlarına cevablar kısmından bazı bölümler alabileceğiz:

“...Böyle bir allâme-i zamanı ve İslâmiyetin medar-ı iftiharı bulunan kahraman Üstâdımız Bediüzzaman’ı her gün biraz daha kesifleştirilen sun’î sisin arkasından bulut çıkarmakla efkâr-ı umumiyeye tehlikeli bir adam mıdır? Son hadiselerle(12) alâkası var mıdır? diye bir hakikat beyan edeceğiz.

şimdi İslâmiyet âleminde ve efkâr-ı umumiye muvacehesinde, vicdanları yalanlarıyla titreten, kalbleri hile ve desisesiyle muazzeb eden bu dönme gazetenin hususî muhabirinin Üstâd’ımızla olan muhaveresini ve muhaveredeki yalanlarını efkâr-ı umumiyeye arzetmeyi kendimizce bir borc bildik. şöyle ki:

Birinci Yalanı: Gazetede, “Emirdağ’a bir Nur talebesi namzedi olarak gittim. Başımda kasket, elimde tesbih vardı ve kravatsızdım.Said-i Nursi’nin yanına kabul edilmem için tanıdıklardan birinin tavsiyesi icabediyordu. Binbir müşkilât ile bunu temin ettikten sonra, ikinci el beni Bediüzzaman’ın kapısına götürüp, üçüncü ele teslim etti ve orada dediler ki: “Uzak yoldan gelmişsin, efendimiz hazretleri seni kabul edecekler, yarım saatlik bir vakti vardır, fazla görüşemezsiniz...”

 /  
2249
Yükleniyor...