“... Vatan gazetesinin 1 Ocak 1953 tarihli nüshasında hasta olan Üstâdımız hakkında hiç münasebetsiz, sırf yalan ve garazla bahsetmesi, biz Nur talebelerine çok sıkıntı verdi. Üstâdımız otuzbeş senedenberi siyaseti terkettiği ve çok hasta olduğu için, böyle sıkıntılı haberleri ona duyurmak istemiyorduk.

O dönme gazete demiş ki: “Said-i Nursi ızmir’de ı’dadiye mektebinde Arabiye muallimliği yapmış ve Mart hadisesinde Derviş Vahdeti’nin baş yardakçılığını ve Mart hadisesinin ihtilâlini çıkarmış” diye beş vecihle yalan ve iftiralarını okuduk.

Bu yalanlardan birincisi: Biz Üstâd’ımıza sorduk: Hiç ızmir’e gittiniz mi?”

Dedi: “Bütün eski ve yeni dostlarım biliyorlar ki: Tek bir defa şam’dan gelirken(10) Vapur ile geçmişim.”

İkinci Yalanı: Üstâd’ımız hiç bir vakit mektep muallimliği yapmamış. Belki Van’da Medresede müderrislik yapmış.

Üçüncü Yalan: Hiç bir vakit ı’dadiye mektebine ne girmiş, ne muallim olmuş, ne de Arabi ders vermiştir.

Dördüncü Dehşetli Yalan: Otuz bir Mart hadisesinin baş yardakçısı namını vermesi, ne kadar asılsız yalan ve iftiradır ki; kırkbeş sene evvel Divan-ı Harb-i Örfi’de bir ay zarfında -Üstâd’ımız memleketine gittikten sonra- “İki Mekteb-i Musibet şehadetnamesi”ni Ahmet Ramiz iki defa, rağbet-i umumiyeye binaen tabettirmiş. O zaman o kadar şeriat aleyhinde desiseler olduğu halde, Divan-ı Harb-i Örfi beraet kararı vererek; O iki mekteb-i musibet şehadetnamesi, şimdiki bu dönme muharririn yalan ve iftirasını esasiyla keser. Çünki, hem Divan-ı Harb-i Örfi hem Hareket ordusu kuvvetli delillerle anlamış ki; ihtilâli çıkaranlar başkasıdır. Üstâd ise, o ihtilali kısmen bastırmış ve çok taburları itaate getirmiş ve itaat-i askeriyeye çok hizmet etmiştir.

İşte böyle bir vatanperver ve asayiş temimine çalışan ve herkesin kalbinde iman ve Kur’ân dersiyle bir yasakçı bırakan, “Asayişe ilişmeyiniz!” diyen Üstâdımıza böyle siyasi iftira ile efkâr-ı umumiyeyi bulandırdığı için, efkâr-ı umumiye namına protesto ederiz.

(9) Gazetelere cevap dosyası No: 4

(10) Bu tarih 1911 baharındadır. A.B.

Hatta Üstâd’ımıza dedik: “Avukatınız vasıtasıyla bu yalancı ve iftiracı muharriri mahkemeye verelim.”

Üstâdımız dedi: “Ben böyle yalan ve iftiracılarla alâkadar olmak istemem...”

 /  
2249
Yükleniyor...