ibarettir. Üstâd’ın o içtimaî fikirleri ve hadiseler sebebiyle yaptığı değerlendirmeleri, ikaz ve irşadları her zaman ve her devirde olmuş, yapılmış ve lüzumu kadar söylenmiş ve yazılmıştır. Bir tek fark vardır ki; 1923’den 1950’ye kadar Türkiye siyasetini elinde tutanların belli bir istikamette, tek rey, tek sistem, nasihat kabul etmez ve dinlemez, inatçı ve herşeyi o yolda feda eder adamların diktacı tutumlarını çok iyi bildiği için, aynı zamanda bu adamların kendisine karşı düşüncelerini, uyguladıkları muamelelerle çok kesin şekilde anladığı için; yirmi sekiz sene zarfında hükûmet ricalini ikaz ve irşad eden -Müdafaa kabilinden iki-üç mektubundan başka- “herhangi bir şey” söylememiş, yazmamış ve bildirmemiştir. Bildirmesini de lüzumsuz ve faydasız görmüştür. Amma bu arada talebelerini, hadiseler karşısında, tenvir ve irşad edici değerlendirmeli tahlilleri yapmaktan da geri kalmamıştır. Üstâd’ın bu dersleri ise, yani talebelerine müteveccih ders ve ikazlarının esası; fuzulî bir gevezelikten öteye geçmeyen ve hükûmetin icraatı üzerinde herhangi bir te’siri olmıyacak olan günlük siyasî hadiselerle uğraşmaktan uzak kalmalarını ve bulaşmamalarını temin etmek için de hakikatlerin özünü ders vermektir. Hem aynı o irşad ve ikaz dersleri içinde, hadiselerin değerlendirmesini de ihmal etmemiş ve zaman zaman yazmış ve talebelerine bildirmiştir.

Bu arada çok ehemmiyetli bir husus daha vardır ki; Hazret-i Üstâd 1926-1950 arası dünya hadiseleri üzerinde, münasebet geldiği zaman yaptığı değerlendirmelerini; ilk önce talebelerinin zihin ve fikirlerini lüzumsuz zararlı günlük politik atmosferden çekip çıkarmasını temin ettikten ve safî, nuranî olan Kur’ân hizmeti ve Nur mesleğinin berrak fezasına çıkardıktan sonra yapmıştır. Böylece hadiselerin yağını ve ruhunu ve hakikat olarak bize temas eden zarurî cihetlerini ve Kur’ân ve iman hizmeti ve Âlem-i İslâmın gerçek menfaati noktasından onları süzmüş, zararsız menfaatli yönlerini göstermiştir.

1950’den sonra ise, iktidar partisi içindeki bazı dindar ve ciddî hamiyetkârların meydana çıkmalarıyla ve Demokrat Parti’nin az da olsa kapılarını açmaya muvaffak oldukları bazı müsbet hizmet ve icraatlarının eserleri görünmesiyle, onları tebrik ve teşvik içinde, yol gösterici ikaz ve irşadkâr nasihatları etmiştir. Buna ise, çok partili dönemde siyasete girdi denilemez. Belki hadiselere bir nebze baktı, değerlendirdi.. Ve hükûmet riaaline yol gösterici dersler verdi denilir: Bakmak başkadır, girmek başkadır. Yerden göğe kadar fark var...

Evet, Hazret-i Üstâd siyaset ve politikaların tamamen dışında olarak, Kur’ân’dan aldığı derslerle, koymuş olduğu kaideler çerçevesinde meslek ve tarzını muhafaza içinde; İslâmın ve Kur’ânın menfaatına âlemde bir cereyan,

 /  
2249
Yükleniyor...