12- NUR TALEBELERİNİ İKAZ
Üstteki “Kalbe ihtar edilen içtimai hayatımıza dair bir hakikat” yazısından evvel, yahut belki de sonra,(52) yazılıp İstanbul’a gönderilmiş Üstâd’ın şu mektubunu da; üst tarafta dercedilmiş noktaların mücmel beyanlarını bir derece açıkladığı, özellikle bir üstteki hakikatlı yazıyla ilgisi ziyade olduğu için ve fakat yine de çok ihtiyat tavsiyesi içinde “Dikkat!. “ işaretini veren beyanını buraya kaydediyoruz:
“İstanbul’A GÖNDERİLEN MEKTUBUN SURETİDİR
Aziz Sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Mektubunuzda isimleri bulunan hâs kardeşlerimizin İstanbul’a gelmekliğim hakkında tedbirlerine minnettarım ve onlardan ziyade kendim oraya gelmeyi ruh-u canımla arzu ediyorum.. Ve çok zaman o mübarek yerlerde geçirdiğim eski-yeni hayatlarımı sinemavarî görmek bu ahir ömrümde büyük bir iştiyakım var. Fakat görüyorum ki, ihtiyarî arzularımdan ziyade, gaybî bir irade ve inayetkâr bir sevkiyat benim ihtiyarî arzumu susturuyor. Ben de Risale-i Nur’a birer fayda, birer maslâhat gördüğümden her zahmete sabır ve tahammüle karar veriyorum. şimdilik
(52) Mektubun muhtevasından anlaşıldığı üzere. bu mektup 1951 yılı içerisinde yazılmış ve Hazret-i Üstâd henüz Gençlik Rehberi mahkemesi için İstanbul’a gitmeden önce gönderilmiştir.
daha Afyon’dan kitaplarımızı ve Kur’ânımızı almadığımdan, burada çok sıkıldığım halde, başka yere gidemiyorum. Belki inşaallah bir zaman arzu ettiğiniz tarzda hayatım kalmış ise, oraya gelirim.
Saniyen:.... (Dostlara selâm vesaireden bahistir)
Salisen: Dine ve hakaik-i imaniyeye neşriyatıyla hizmet eden Eşref Edip gibi dinî mecmualar sahibi, yirminci Lem’a-i ihlâsı hem neşretmek(53) hem mabeynlerinde hakikî bir düstur yapmak ve beraber dikkatle okumak bu zamanda iktiza ediyor ve hizmet-i imaniye onu emrediyor. şayet lem’a-i ihlâstan bazı cümleleri beğenmezlerse, orada Nur talebeleri tayyedebilirsiniz. Din ve iman için neşriyat yapanlar, bu ağır şerait içinde eski zaman mücahidleri gibi bire yüz derece, belki ağır şerait altında bir neferin bir saat nöbeti, bir sene ibadet gibi sırr-ı ihlâs şartıyla bir büyük fazilet ve yüksek bir hizmet-i imaniye ve derecat-ı uhreviye kazanırlar.
Üstteki “Kalbe ihtar edilen içtimai hayatımıza dair bir hakikat” yazısından evvel, yahut belki de sonra,(52) yazılıp İstanbul’a gönderilmiş Üstâd’ın şu mektubunu da; üst tarafta dercedilmiş noktaların mücmel beyanlarını bir derece açıkladığı, özellikle bir üstteki hakikatlı yazıyla ilgisi ziyade olduğu için ve fakat yine de çok ihtiyat tavsiyesi içinde “Dikkat!. “ işaretini veren beyanını buraya kaydediyoruz:
“İstanbul’A GÖNDERİLEN MEKTUBUN SURETİDİR
Aziz Sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Mektubunuzda isimleri bulunan hâs kardeşlerimizin İstanbul’a gelmekliğim hakkında tedbirlerine minnettarım ve onlardan ziyade kendim oraya gelmeyi ruh-u canımla arzu ediyorum.. Ve çok zaman o mübarek yerlerde geçirdiğim eski-yeni hayatlarımı sinemavarî görmek bu ahir ömrümde büyük bir iştiyakım var. Fakat görüyorum ki, ihtiyarî arzularımdan ziyade, gaybî bir irade ve inayetkâr bir sevkiyat benim ihtiyarî arzumu susturuyor. Ben de Risale-i Nur’a birer fayda, birer maslâhat gördüğümden her zahmete sabır ve tahammüle karar veriyorum. şimdilik
(52) Mektubun muhtevasından anlaşıldığı üzere. bu mektup 1951 yılı içerisinde yazılmış ve Hazret-i Üstâd henüz Gençlik Rehberi mahkemesi için İstanbul’a gitmeden önce gönderilmiştir.
daha Afyon’dan kitaplarımızı ve Kur’ânımızı almadığımdan, burada çok sıkıldığım halde, başka yere gidemiyorum. Belki inşaallah bir zaman arzu ettiğiniz tarzda hayatım kalmış ise, oraya gelirim.
Saniyen:.... (Dostlara selâm vesaireden bahistir)
Salisen: Dine ve hakaik-i imaniyeye neşriyatıyla hizmet eden Eşref Edip gibi dinî mecmualar sahibi, yirminci Lem’a-i ihlâsı hem neşretmek(53) hem mabeynlerinde hakikî bir düstur yapmak ve beraber dikkatle okumak bu zamanda iktiza ediyor ve hizmet-i imaniye onu emrediyor. şayet lem’a-i ihlâstan bazı cümleleri beğenmezlerse, orada Nur talebeleri tayyedebilirsiniz. Din ve iman için neşriyat yapanlar, bu ağır şerait içinde eski zaman mücahidleri gibi bire yüz derece, belki ağır şerait altında bir neferin bir saat nöbeti, bir sene ibadet gibi sırr-ı ihlâs şartıyla bir büyük fazilet ve yüksek bir hizmet-i imaniye ve derecat-ı uhreviye kazanırlar.
Yükleniyor...