(Haşiye): Üstâd diyor ki: Bu içtimaî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi. Tabiratta lüzumsuz ve zararlı kelimeleri siz tebdil edebilirsiniz. Merkezlerden münasib gördüğünüz yerlere, -Su-i tefsir yapmamak şartıyla- gönderebilirsiniz. Mülayim bazı tabirlerine Nurların serbestiyeti için bir nevi rüşvet ve okşamak nazarıyla bakabilirsiniz ve kusurumu affedersiniz. Said-i Nursi”

Üstteki acib ihbarlı beyanın birinci büyük haşiyesi, üst taraflarda Menderes’e gönderilen mektubun altında yazıldığı için burada tekraren yazılmadı.

Hazret-i Üstâd’ın “Kalbime ihtar edildi.” dediği bu beyan ve izah ve gaybî ihbar yazısı, 1954 seçimlerine yaklaşıldığı bir zamanda yazılmasıyla; DP’yi oylarıyla tutmaya dair de bir işaretti. Fakat diğer partilerin ismi açık olarak yazıldığı için, alttaki haşiyede lâzım gelen tüm ihtiyat ve dikkati de beraber almıştı. Onun tatbiki hususunda tarifenamesini de yanına koymuştu. Bir su-i tefsir ve te’sir vermemesine azami dikkat ediyordu.

Bu su-i tefsir ne olabilirdi?

Bunun cevabı açıktır. Çünki “İttihad-ı İslâm” dediği parti bilfiil değil, bilkuvve mevcuttu. Demokratların içinden Müslüman dindar zatların bazısı onu

(50) Gerçekten de ve herkesçe malüm olduğu üzere,1950-1960 arasında bir iki defa kapatılan Millet Partisinin ırkçı mensupları, CHP ile sonunda birleştiler ve ordudaki adamlarıyla anlaştılar. Nihayet Demokrat iktidarını,1960’daki ihtilâl ile birlikte devirdiler. Hiç yoktan ve tamamen suçsuz olan Demokratların bir kısmını astılar. Diğerlerini hapis ve sürgünlüklerde perişan ettiler. Hatta siyasî haklarını yirmi sene kadar gasbedecek kanunlar yaptılar. İşte Hazret-i Bediüzzaman hadiseyi ihtilâlden altıyıl öncesinden sezmiş olarak pek açık ve sarih bir şekilde DP iktidarını ve bilhassa Menderes’i ikna etmek üzere yazıp kendilerine göndermişlerdi. A.B.

(51) Emirdağ-2, s: 132.

tutuyor ve o fikri yaşıyorlardı. Hatta bir ara Üstâd’ın kırk senelik arkadaşı merhum Eşref Edip de, bunlarla beraber oldu.Cevad Rifat Atilhan gibi zatlar da bunların içindeydi. Öbür tarafta Millet Partisi içinde, ırkçı kimseler dışında iyi niyetli milliyetperver insanlarda vardı. Hatta CHP’nin içinde de bazı dindar ve âlimler ve nüfuzlu temiz kimseler bulunuyordu. İşte Hazret-i Üstâd bu noktalar için bu mektubun neşrinde çok dikkatli davranıyordu. Çünki DP dışında kalan bu kadar iyi ve temiz ve hamiyetkârların gücendirilmeleri ve binnetice Risale-i Nur’a karşı soğuk davranma ihtimalleri behemehal söz konusu idi. Öbür tarafta ise, hem DP’nin hem de bazı hatalı adım atabilecek kimselerin ve yakınlarının uyarılması gerekiyordu. Mesele şahsî bir mesele değildi. Millaet ve memleket meselesi idi. CHP’nin tedbirleriyle tezgâhlanan bu oyunundan DP nin kurtarılması icabediyordu. Ve saire...

İşte Hazret-i Üstâd bu mektuptaki gerçek hakikatın neşir ve tatbikinde bu gibi ihtiyatları düşünerek, dikkat içinde çok ihtiyat ediyordu. Onun bu dikkat ve ihtiyatı da mektuptaki hakikatlar gibi her zaman bizim için benzeri meselelerde, hatt-ı hareket tayini işlerimizde daima şaşmaz rehberimizdir ve öyle olması lâzımdır. Lâkin maalesef Hazret-i Üstâd’ın vefatından on sene sonra, siyasî bir gurup ve cerbezeli bazı kimseler tarafından bu azim düsturları havî Üstâdın benzeri hakikatlı kudsî beyanları yorum ve te’viller içinde kamufle edilerek unutuldu ve unutturulmaya çalışıldı. Risale-i Nura da çok büyük zararlar verildi. Her ne ise...

Yükleniyor...