da bulunan Üstâd Said-i Nursi’ye götürdü. Ondan hayır dua almamı söyledi. Üstâd bizi sevgi ve alâka ile karşıladı. Babamla birlikte ellerinden öptük. Üstâd’ın babama hitaben ilk sözleri şunlar oldu:

“Oğlun Kore’ye gidiyor, sen çok merak ediyorsun, üzülüyorsun. Hiç merak etme, üzülme! İnşaallah oğlun gidip gelenlerden olacak. Hükûmet Kore’ye dört bin beşyüz kişilik asker gönderiyormuş. Eğer bana da izin verseler, beşbin genç Nur talebelerimle gönüllü olarak komünistlerle harp etmek için ben de giderdim. Ben Ruslar’la eskiden de harbettim. şimdi de onlarla çarpışmaya hazırım. Hatta o harplerde yaralanıp esir düştüm” ve bana dönerek:

“Kore’ye gitmekten korkma! ıhlâsını muhafaza et!” dedi.

Ben de: “Üstâd’ım bu harbe nasıl niyet edeyim?” dedim.

Üstâd Cevaben:

“Din-i İslâm uğruna, Allah için cihada, şeklinde niyet et!” diye tavsi ye etti...”(38)

5- ESKİ İKTİDARIN MANEVÎ VİCDAN AZAPLARI

Hazret-i Üstâd CHP’nin 1950 seçimlerinde fahiş bir hezimetle mağlubiyetlerini ve manevî vcdan azabı çektiklerini ve dünyada da Risale-i Nur talebelerine verdikleri azab ve işkencelere mukabil, adalet-i ilâhiye ile müstehak oldukları mağlubiyet içine yuvarlandıklarını bir mektubunda şöyle izah ediyor: Bu mektup 14 Teşrin-i evvel, 27 Ekim 1950’de yazılmıştır)

“...Salisen: Nurcuları yirmi senedenberi tazib eden ve hapislere sokan bedbahtlardan, şimdi bazıları hergünde, bize bir ay verdikleri sıkıntılar kadar manevi azap çekiyorlar. Biz o zalimleri cehenneme havale edip sabrederdik. Fakat hizmet-i imaniye kudsiyeti, o bedbahtlar dünyada da bir nevi cehennemi adalet-i ilâhiyeden istemiş ki; bazıları bir senede istibdad-ı mutlaktan aldığı lezzeti, bir günde gördüğü tahkirat ve nefret- umumiyeden gelen o menhus lezzeti hiçe indiriyor gördük, zaman göserdi. Demek adalet-i ilâhiye ve inayet-i ilâhiyyenin himayeti bize kâfir...(39)

(37) Son şahitler-1, s: 70.

(38) Son şahitler-1, s: 74.

(39) Müntehap dosya sıra no: 21.

6- UMUMİ AF KANUNU

DP hükümeti’nin 14 Temmuz 1950’de çıkarttıkları umumi bir af kanunu üzerine Hazret-i Üstâd o hadiseyi şöylece değerlendirmiştir:

“Hapsin lâtif bir hatırasıdır ki ;

Hapislerde, hususan Afyon hapsinde, eski zalim müstebitlerin aldatmak


Yükleniyor...