Bu meseleyi, Kore’ye asker olarak giden Üstâd’ın hizmetkârlarından Bayram Yüksel şöyle ifade etmektedir:
“...Üstâd’ımıza, Kore’ye kur’amın çıktığını anlattım. Üstâd’ımız çok sevindi. “Tamam, ben bir Nur talebesini Kore’ye göndermek istiyordum. Onu da, ya seni veya Ceylan’ı düşünmüştüm. ınkâr-ı ulûhiyete karşı Kore’ye gitmek lâzım..” dedi ve çok sevindi. Üstâd’ımız NATO’yu da tasvib ediyordu.... (35)
Hazret-i Üstâd’ın bu işteki kesin tavrı ve taraftarlığı bize Peygamberimizin hayatında vuku’ bulmuş ve Kur’ân’daki sure-i Rum’un başında çok ehemmiyetli bir mevzu’ olarak yer almış olan: O zamanki Mecusi olan İran ile, ehl-i kitap olan Bizanslıların müteaddit defalar harpleri olmuş. Yine bu harplerden birisinin başlangıcında Kureyş müşrikleri İranlıları kendilerinden sayarak; bir harpte Bizanslıları mağlub etmeleriyle iftihar ediyor ve her zaman İran’lıların kazanacaklarını söylüyorlardı.
Hatta Ubeyy ibni Halef ile, Ebu Bekir Sıddık (R.A.) arasında bir mübahase olmuş. Ebu Bekir (R.A.) gelen ayete istinaden, bundan sonra İranlılar harbi kazanamıyacak demiş. Nesine, demişler. On devesine.. hangi taraf kaybederse, on deveyi öbürüne verecek diye kararlaştırmışlar. Hadise Peygamberimize (A.S.M.) intikal etmiş.. Peygamber (A.S.M.) Ebu Bekr-i Sıddıka demiş:
“Git şartnameyi yüz deveye çıkart!” ilh..” hadisesi...(36)
Bu meseledeki Hazret-i Üstâd’ın tavrının şahidleri olarak bir iki zatın hatıralarını da kaydetmek istiyoruz:
(33) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 16 ve Emirdağ-2, s: 20.
(34) Afyon hapsinden kurtuluşundan sonra defter, s: 55.
(35) Son şahitler-1, s: 396.
(36) Tefsir-i Bagavi, c: 3, S: 475.
Birinci şahid: Emirdağlı Ahmet Urfalı demişki: “Üstâd hz.leri Kore harbiyle çok alakadar oluyordu. Korede “Kunuri” Çemberi yarıldığının haberi geldiğinde Üstâd çok sevinmişti (Son şahidler-4, sh.253)
İkinci şahid: Eski Alay müftülerinden Nâci Erdönmez diyor ki: “Ben Hazret-i Üstâd’ı İstanbul’da 1952’de Reşadiye Otelinde ziyaret ettiğim esnada, bir çok mevzulardan sonra, mevzuyu Kore’de ölen oğluma getirerek; “Sen oğluna öldü deme, o şehiddir. Dualarımda o yetmiş birinci sıradadır. Sen de Muhammed Naci olarak yetmiş ikinci sıradasın.”(37)
Üçüncü şâhid: Bolvadinli ısmail Hakkı İnlü der ki: “Kore’ye asker gönderileceğini haber alınca, derhal gidip gönüllü olarak Kore’ye gideceğimi bildirdim. Beni ilk Kore Türk tugayına gönüllü yazdılar. Kore’ye gitme zamanı gelince, bize üç gün izin vermişlerdi. Ben de memleketim olan Bolvadin’e, ailemle vedalaşmaya gittim. Babam beni alarak, o zaman Emirdağ’
“...Üstâd’ımıza, Kore’ye kur’amın çıktığını anlattım. Üstâd’ımız çok sevindi. “Tamam, ben bir Nur talebesini Kore’ye göndermek istiyordum. Onu da, ya seni veya Ceylan’ı düşünmüştüm. ınkâr-ı ulûhiyete karşı Kore’ye gitmek lâzım..” dedi ve çok sevindi. Üstâd’ımız NATO’yu da tasvib ediyordu.... (35)
Hazret-i Üstâd’ın bu işteki kesin tavrı ve taraftarlığı bize Peygamberimizin hayatında vuku’ bulmuş ve Kur’ân’daki sure-i Rum’un başında çok ehemmiyetli bir mevzu’ olarak yer almış olan: O zamanki Mecusi olan İran ile, ehl-i kitap olan Bizanslıların müteaddit defalar harpleri olmuş. Yine bu harplerden birisinin başlangıcında Kureyş müşrikleri İranlıları kendilerinden sayarak; bir harpte Bizanslıları mağlub etmeleriyle iftihar ediyor ve her zaman İran’lıların kazanacaklarını söylüyorlardı.
Hatta Ubeyy ibni Halef ile, Ebu Bekir Sıddık (R.A.) arasında bir mübahase olmuş. Ebu Bekir (R.A.) gelen ayete istinaden, bundan sonra İranlılar harbi kazanamıyacak demiş. Nesine, demişler. On devesine.. hangi taraf kaybederse, on deveyi öbürüne verecek diye kararlaştırmışlar. Hadise Peygamberimize (A.S.M.) intikal etmiş.. Peygamber (A.S.M.) Ebu Bekr-i Sıddıka demiş:
“Git şartnameyi yüz deveye çıkart!” ilh..” hadisesi...(36)
Bu meseledeki Hazret-i Üstâd’ın tavrının şahidleri olarak bir iki zatın hatıralarını da kaydetmek istiyoruz:
(33) Emirdağ-2 Müntehap dosya sıra no: 16 ve Emirdağ-2, s: 20.
(34) Afyon hapsinden kurtuluşundan sonra defter, s: 55.
(35) Son şahitler-1, s: 396.
(36) Tefsir-i Bagavi, c: 3, S: 475.
Birinci şahid: Emirdağlı Ahmet Urfalı demişki: “Üstâd hz.leri Kore harbiyle çok alakadar oluyordu. Korede “Kunuri” Çemberi yarıldığının haberi geldiğinde Üstâd çok sevinmişti (Son şahidler-4, sh.253)
İkinci şahid: Eski Alay müftülerinden Nâci Erdönmez diyor ki: “Ben Hazret-i Üstâd’ı İstanbul’da 1952’de Reşadiye Otelinde ziyaret ettiğim esnada, bir çok mevzulardan sonra, mevzuyu Kore’de ölen oğluma getirerek; “Sen oğluna öldü deme, o şehiddir. Dualarımda o yetmiş birinci sıradadır. Sen de Muhammed Naci olarak yetmiş ikinci sıradasın.”(37)
Üçüncü şâhid: Bolvadinli ısmail Hakkı İnlü der ki: “Kore’ye asker gönderileceğini haber alınca, derhal gidip gönüllü olarak Kore’ye gideceğimi bildirdim. Beni ilk Kore Türk tugayına gönüllü yazdılar. Kore’ye gitme zamanı gelince, bize üç gün izin vermişlerdi. Ben de memleketim olan Bolvadin’e, ailemle vedalaşmaya gittim. Babam beni alarak, o zaman Emirdağ’
Yükleniyor...