şeklinde göstermesi; Ve bir iki sene evvel maarif vekili ile beraber Van’a gidip yalnız bu meseleye büyük bir ehemmiyet verip, “Her şeyden evvel bu üniversiteyi açacağız” diye va’detmesi; bu, şark’ın Cami-ül Ezher’i hükmünde olan “Medreset-üz Zehra” mânâsıyla “Doğu Üniversitesi” namındaki Darül-Fünuna Üstâd’ımız elli senedenberi o meseleye çalışması ve otuz sene evvel mevcut ikiyüz meb’ustan yüzaltmış üç meb’usun imzasıyla yüzelli bin lira tahsisatına dair imza ile kabul etmeleri; ve Sultan Reşad da aynı darül-fünuna yirmi bin altın lira tahsisat vermesi gösteriyor ki; şark’ın ve Âlem-i İslâmın şimdi en büyük bir vazifesi bu darül-fünûnu; İran, Hindistan, Türkistan ile manevî bir meclis-i şurası ve küllî ve umumî bir medrese-i âliyesi ve ikinci bir Camiül Ezher’i yapmaktır.

Emirdağ Nur talebeleri namına

Mehmet, Nuri, Tahir, Mustafa, Ahmet,

Sadık, Hâlim”(15)

Üstte geçen Celâl Bayar’la ilgili mektubun neşrinden önce de Reis-i Cumhur Celâl Bayar’la Milli Eğitim Bakanı ‘Tevfik ıleri’nin 4 Ağustos 1951’de Van seyahatlerinde, şark Üniversitesi mevzuunda yaptıkları konuşma üzerine, 20 Ağustos 1951’de Hazret-i Üstâd bakanlar kuruluna ve hususan Milli Eğitim Bakanına şu aşağıdaki mektubu yazıp göndermiştir:

“Hey’et-i Vekilleye ve Tevfik ıleri’ye arzediyoruz ki:

şark Üniversitesi hakkında çok kıymettar hizmetinizi Üstâd’ımıza söyledik. O da dedi: “Ben hasta olmasaydım, ben de o mesele için Vilâyât-ı şarkiyeye gidecektim. Ben bütün ruh-u canımla maarif vekilini tebrik ediyorum.

Hem elli beş senedenberi Medreset-üz Zehra namında şark Üniversitesinin te’sisine çalışmak ve o üniversiteyi biri Van’da, biri Diyarbekir’de, biri Bitlis’te olmak üzere üç tane veya hiç olmazsa bir tane Van’da te’sis etmek için hürriyetten evvel İstanbul’a geldim. Hürriyet çıktı, o

(15) Emirdağ-2 Müntehab dosya sıra no: 4

mesele geri kaldı. Sonra İttihadçılar zamanında Sultan Reşad’ın Rumeli’ye seyahati münasebetiyle Kosova’ya gittim. O vakit Kosova’da büyük bir İslâmî Darül-fûnunun tesisine teşebbüs edilmişti. Ben orada hem İttihatçılara ve hem Sultan Reşad’a dedim ki: “şark böyle bir Darül-fünuna daha ziyade muhtaç ve Âlem-i İslâmın merkezi hükmündedir...”

O vakit bana va’dettiler. Sonra Balkan Harbi çıktı. O medrese yeri istilâ edildi. Ben de dedim ki: “Öyle ise, o yirmi bin altun lirayı şark Darül-

Yükleniyor...