İşte hakikata vakıf olmıyan kimseler, bu propagandaları ve hapse sokmaları, hükûmet tarafından yaptırılıyor zannediyorlar. Bunun üzerine şöyle denildiğini işitiyoruz:
“Böyle bir zatı hapse sokmak ve onun eserlerini muzır eser diyerek toplamak, bizi bolşevikliğe sürüklemek demektir. Bediüzzaman gibi bir zatı takdir etmiyenler ve onun kitaplarını serbest bırakmıyanlar muhakkak din düşmanlarıdır.”
... Risale-i Nuru yazıp okuyanlar, mahkeme kapılarında hayatları tehlikeye düştüğü halde, bu harika eserleri okuduklarını itiraf ve okuyacaklarını ilân ediyorlar. ıdam kararı verileceğini bilseler dahi bu istek ve sebatlarını izhar etmekten çekinmiyorlar. İşte Risale-i Nurun bir çok harikalarından şu hususiyeti sizlere şu kanaâtı veriyor:
İtiraf edenler, acaba canlarını yolda mı buldular? Demek Risale-i Nurda ve Bediüzzaman’da zararlı bir şey yokmuş ki inkâr etmediler..
Sayın savcının bana da: “Komünist ve mason demekten kasdı adliyedir” demesi ihtimali hatırıma geldiği için bunu da arzedeceğim:
Bir zamanlar, hükûmet mekanizmasında uzun müddet çalışan Kazım Özalp, Şükrü Kaya, Tevfik Rüşdü Aras’ın mason cemiyetini resmen kurarak açığa vurduklarını gazeteler ilân ettiler. Daha yakında kabineden atılan maarif vekili Hasan Ali’nin komünist olarak altı sene memleketin candamarı ve kahraman Türk gençliğinin terbiye müessesesi olan maârif vekâletinde çalıştığı adalet huzurunda inkâr edilemiyen sayısız vesikalarla ispat edildi. ve mektep kitaplarının hepsine soktuğu komünistliği destekliyen ideolojilerle gençliğimizin zehirlenmesine son verilmesi için mektep kitapları değiştirilmeye başlandı.
Eğer Said-i Nursi talebelerine musibet zamanında sabır ve tahammül i’tidal ve temkin aşılamamış olsaydı; gönüllü alay kumandanı olarak harbe iştirak ettiği zaman başına topladığı talebeleri gibi, hürmetkâr olan binlerle Risale-i Nur şâkirdleri Afyon tepelerine kuracakları çadırların içerisinde Afyon Ağırceza Mahkemesinin vereceği beraet kararını bekliyeceklerdi...
Savcı bu mübarek vatanda masonluk ve komünistliği fevkalâde bir faikiyetle önlemek çaresi olan ve önlemekte olan Risale-i Nura ve müellifine ve okuyucularına öyle şeni’ ittihamlarda bulunmakta devam eder ve o tamamen hatalı ittihamlarından vazgeçmezse ve hissiyata kapılarak aleyhtarlık ederse; komünistlik ve farmasonluğun gelişmesini desteklemiş olur.. Ve o ittihamına hakikî hedef olacak muzır komünistlerin türemesine yardım etmiş olur...
ZÜBEYR GÜNDÜZALP”(137)
“Böyle bir zatı hapse sokmak ve onun eserlerini muzır eser diyerek toplamak, bizi bolşevikliğe sürüklemek demektir. Bediüzzaman gibi bir zatı takdir etmiyenler ve onun kitaplarını serbest bırakmıyanlar muhakkak din düşmanlarıdır.”
... Risale-i Nuru yazıp okuyanlar, mahkeme kapılarında hayatları tehlikeye düştüğü halde, bu harika eserleri okuduklarını itiraf ve okuyacaklarını ilân ediyorlar. ıdam kararı verileceğini bilseler dahi bu istek ve sebatlarını izhar etmekten çekinmiyorlar. İşte Risale-i Nurun bir çok harikalarından şu hususiyeti sizlere şu kanaâtı veriyor:
İtiraf edenler, acaba canlarını yolda mı buldular? Demek Risale-i Nurda ve Bediüzzaman’da zararlı bir şey yokmuş ki inkâr etmediler..
Sayın savcının bana da: “Komünist ve mason demekten kasdı adliyedir” demesi ihtimali hatırıma geldiği için bunu da arzedeceğim:
Bir zamanlar, hükûmet mekanizmasında uzun müddet çalışan Kazım Özalp, Şükrü Kaya, Tevfik Rüşdü Aras’ın mason cemiyetini resmen kurarak açığa vurduklarını gazeteler ilân ettiler. Daha yakında kabineden atılan maarif vekili Hasan Ali’nin komünist olarak altı sene memleketin candamarı ve kahraman Türk gençliğinin terbiye müessesesi olan maârif vekâletinde çalıştığı adalet huzurunda inkâr edilemiyen sayısız vesikalarla ispat edildi. ve mektep kitaplarının hepsine soktuğu komünistliği destekliyen ideolojilerle gençliğimizin zehirlenmesine son verilmesi için mektep kitapları değiştirilmeye başlandı.
Eğer Said-i Nursi talebelerine musibet zamanında sabır ve tahammül i’tidal ve temkin aşılamamış olsaydı; gönüllü alay kumandanı olarak harbe iştirak ettiği zaman başına topladığı talebeleri gibi, hürmetkâr olan binlerle Risale-i Nur şâkirdleri Afyon tepelerine kuracakları çadırların içerisinde Afyon Ağırceza Mahkemesinin vereceği beraet kararını bekliyeceklerdi...
Savcı bu mübarek vatanda masonluk ve komünistliği fevkalâde bir faikiyetle önlemek çaresi olan ve önlemekte olan Risale-i Nura ve müellifine ve okuyucularına öyle şeni’ ittihamlarda bulunmakta devam eder ve o tamamen hatalı ittihamlarından vazgeçmezse ve hissiyata kapılarak aleyhtarlık ederse; komünistlik ve farmasonluğun gelişmesini desteklemiş olur.. Ve o ittihamına hakikî hedef olacak muzır komünistlerin türemesine yardım etmiş olur...
ZÜBEYR GÜNDÜZALP”(137)
Yükleniyor...