4- Gizli ve siyasî cem’iyet kurma isnadına karşı:
“... Risale-i Nur şâkirtlerinin mümkin olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraâtına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünki halisane hizmet-i Kur’âniye onlara herşeye bedel kâfi geliyor. Hem şimdi hükmeden böyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiç bir kimse istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına, alet edecek o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile, birinin hatasıyla, onun ma’sum çok taraftarlarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa mağlub düşecek. Hem dünya için dinini bırakan veya alet edenlerin nazarlarında, Kur’ân’ın hiç bir şeye alet olmayan kudsî hakikatları bir propaganda-i siyasette alet olmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası muvafıkı, muhalifi, memuru ve âmirinin o hakikatlarda hisseleri var, onlara muhtaçtır. Risale-i Nur şâkirtleri tam bîtaraf kalmak için siyaseti ve maddi mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lazım gelmiş...”(128)
Bir başka parçadan:
“... Bu insafsızları aldatan ve hiç münasebeti olmıyan bir siyasî cem’iyet vehmini veren üç maddedir:
Birincisi: Eskidenberi benim talebelerim benim ile kardeş gibi şiddetli alâkadar olmaları bir cem’iyet vehmini vermiş.
İkincisi: Risale-i Nurun bazı şâkirtleri, her yerde bulunan ve Cumhuriyet kanunları müsaade eden ve ilişmiyen cemaat-ı İslâmiye hey’etleri gibi, hareket etmelerinden bir cem’iyet zannedilmiş. Halbuki o mahdut üç dört şâkirdin niyetleri siyaset ve cem’iyet değildiı...”(129)
Başka bir parçadan:
“... Hem medar-ı hayrettir ki bu defa da yine bir cem’iyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar. Halbuki üç mahkeme bu ciheti tedkik edip beraet vermekle beraber; mabeynimizde böyle medar-ı ittiham olacak hiç bir cem’iyet, hiç bir emare mahkemeler, zabıtalar, ehl-i vukuflar bulmamışlar. Yalnız bir muallimin talebeleri ve darül-fünûnun şâkirtleri ve Kur’ân dersini veren hafızların hıfza çalışanları gibi; Risale-i Nur talebelerinde bir uhrevî
(127) Afyon Mahkemesi müdafaatı, s: 35.
(128) Aynı eser, s: 33.
(129) Afyon Mahkemesi müdafaatı, s:47.
kardeşlik var. Bunlara cem’iyet namını veren ve onunla ittiham eden, bütün esnaf ve mekteplilere ve vâizlere siyasî cem’iyet nazarıyla bakmak gerektir. Bunun için ben böyle asılsız ve ma’nasız ittihamlarla buraya hapse gelenleri müdafaa etmeye lüzum görmüyorum.
“... Risale-i Nur şâkirtlerinin mümkin olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraâtına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünki halisane hizmet-i Kur’âniye onlara herşeye bedel kâfi geliyor. Hem şimdi hükmeden böyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiç bir kimse istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına, alet edecek o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile, birinin hatasıyla, onun ma’sum çok taraftarlarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa mağlub düşecek. Hem dünya için dinini bırakan veya alet edenlerin nazarlarında, Kur’ân’ın hiç bir şeye alet olmayan kudsî hakikatları bir propaganda-i siyasette alet olmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası muvafıkı, muhalifi, memuru ve âmirinin o hakikatlarda hisseleri var, onlara muhtaçtır. Risale-i Nur şâkirtleri tam bîtaraf kalmak için siyaseti ve maddi mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lazım gelmiş...”(128)
Bir başka parçadan:
“... Bu insafsızları aldatan ve hiç münasebeti olmıyan bir siyasî cem’iyet vehmini veren üç maddedir:
Birincisi: Eskidenberi benim talebelerim benim ile kardeş gibi şiddetli alâkadar olmaları bir cem’iyet vehmini vermiş.
İkincisi: Risale-i Nurun bazı şâkirtleri, her yerde bulunan ve Cumhuriyet kanunları müsaade eden ve ilişmiyen cemaat-ı İslâmiye hey’etleri gibi, hareket etmelerinden bir cem’iyet zannedilmiş. Halbuki o mahdut üç dört şâkirdin niyetleri siyaset ve cem’iyet değildiı...”(129)
Başka bir parçadan:
“... Hem medar-ı hayrettir ki bu defa da yine bir cem’iyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar. Halbuki üç mahkeme bu ciheti tedkik edip beraet vermekle beraber; mabeynimizde böyle medar-ı ittiham olacak hiç bir cem’iyet, hiç bir emare mahkemeler, zabıtalar, ehl-i vukuflar bulmamışlar. Yalnız bir muallimin talebeleri ve darül-fünûnun şâkirtleri ve Kur’ân dersini veren hafızların hıfza çalışanları gibi; Risale-i Nur talebelerinde bir uhrevî
(127) Afyon Mahkemesi müdafaatı, s: 35.
(128) Aynı eser, s: 33.
(129) Afyon Mahkemesi müdafaatı, s:47.
kardeşlik var. Bunlara cem’iyet namını veren ve onunla ittiham eden, bütün esnaf ve mekteplilere ve vâizlere siyasî cem’iyet nazarıyla bakmak gerektir. Bunun için ben böyle asılsız ve ma’nasız ittihamlarla buraya hapse gelenleri müdafaa etmeye lüzum görmüyorum.
Yükleniyor...